“Zayıfları ezmek insanlığımızın en parlak şiarlarındandır. Bir adamı ezmek lazım gelince dünya kahraman kesilir.”
ORGANİZE DİN! POZİTİVİZM, LÂİKLİK VE KEMALİZM...
“Allah indinde din, İslâmdır.” Tamamlanmış ve tâbi olunması gereken din de İslâm’dır. Evrensel ölçekte bir dünya düzeni ve bir medeniyet olarak, hayatın her alanını düzenleme gücüne sahip muhteşem bir kültür, imparatorlukların üst yapısı, hukuk düzeni olmuş bir üst sistemdir. İnsan olarak bizim misyonumuz, “aklın duracağı ve aklın at koşturacağı
Reklam
Hürrem Sultan'ın Vefatı
Dünya üzerinde en büyük acı şüphesiz evlat acısıdır Hürrem Sultan üst üste iki bebek ve iki yetişkin evladını kaybetmiş ve bu durum ona son derece ağır gelmiştir. Bu acılar vücuduna vuracak. başta kulunç olmak üzere bir takım rahatsızlıklar baş gösterecektir. Ömrünün son kışını eşi Sultan Süleyman'la çok sevdikleri Edirne'de geçirdi. Rahatsızlıklarının iyice artması üzerine İstanbul'a dönmüş ve içinde şifahane de bulunan Saray-ı Atik'e (Eski Saray) yerleşmiştir. Aynı yıl, 1558 tarihinde 52 yaşında hayata gözlerini yumacaktır. Vefatının bu kulunçtan olduğu rivayet edilir. Cenaze namazı Ebussuud Efendi tarafından Bayezid Camii'nde kılınan Hürrem Sultan, yapımı daha bir sene önce tamamlanan Süleymaniye Külliyesi'nde, caminin kıble tarafına defnedildi. Buraya defnedilen ilk kişi kendisi olmuştur. Vefatı İstanbul halkını fazlasıyla üzmüştür. Kabri üzerine Sultan Süleyman tarafından bir türbe yaptırılmış, devamlı Kur'ân-ı Kerim okuması için onlarca kişi vazifelendirilmiştir. Zaten türbesinin yapıldığı yer de son derece manidardır. Süleymaniye Külliyesi'nin kıble tarafında, Darülkurra'nın (Kur'ân-ı Kerim Okulu) dibinde yatar Hürrem Sultan. Sanki devamlı olarak, burada Kur'an okuyan çocukların seslerini dinlemeyi arzu etmiş gibidir.
Sayfa 133Kitabı okudu
“Oysa Uzun Ihsan Efendi Dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. Her insan şu ya da bu sekilde dünyayı okumalıydı. Kuran'ın kendisi peygamberin dünyayı nasıl okuduguna bir örnekti ve onun ardından giden herkes, dünyayı onun gibi okuyup şahadetlerini yazmalı ve bunları başkalarına aktarmalıydı.Dünyaya şahit olmanın yolu, maceranın kendisinden başka bir şey değildi. Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti; çünkü dünyadaki en büyük mutluluk bu dünyanın şahidi olmaktı.”
Sayfa 91 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
238 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
İhsan Oktay Anar'ın okuduğum ilk kitabıydı ve beğenerek okudum. *Yeniçeriler kapıyı zorlarken* düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: *Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır.* Kendini saran dünyayı düşleyen bir haritacının, düşlerinden devşirdiklerini döktüğü Puslu Kıtalar Atlası adlı kitap oğlunun eline geçtiğinde onu kendisinin bile tahmin edemeyeceği maceralara sürükler, oysa yaşayacakları elindeki kitaba çoktan yazılmıştır. Romanın içerisinde konuları birbirinden tamamen farklı olan küçük küçük hikâyecikler bulunur; bu hikâyeler zamanla tek bir noktada birleşir ve büyük resmi ortaya çıkarır. Romanın kara mizah yönü de bulunmaktadır. Dili oldukça akıcı olmakla birlikte, içerisinde eski dönemlerden kalma çok sayıda Türkçe sözcük yer almaktadır. Bol kitap okumalı güzel günler dilerim.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,9bin okunma
Öteki Dünya'da yanıma gelme istemem :))
Tanrı cennete soksun Recep Efendi'yi!
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.