Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hıristiyanlığın Yunanlı olmayan yanı
Yunanlılar Homeros'un tanrılarını kendi üzerlerindeki efendiler ve kendilerini de onların altındaki köleler olarak görmüyorlardı Yahudiler gibi. Adeta kendi kastlarının en başarılı örneklerinin yansımasını, yani bir ideali görüyorlardı, kendi varlıklarının bir karşıtını değil. Akraba olunduğu hissedilir, karşılıklı bir ilgi, bir tür güçbirliği vardır. İnsan, kendine böyle tanrılar verdiğinde, seçkin olduğunu düşünür ve küçük ve daha yüksek aristokrasi arasındakine benzer bir ilişki içine koyar kendisini; İtalya halkları ise gerçek bir köylü dinine sahiplerdi, kötü ve kaprisli güç sahiplerine ve eziyet verici ruhlara karşı sürekli bir korkaklık içindeydiler o sırada. Olympos tanrıları geri çekildiğinde Yunan yaşamı da karanlıklaştı ve korkaklaştı. – Buna karşılık Hıristiyanlık insanı tamamen ezdi ve parçaladı, onu adeta derin bir bataklığa gömdü; sonra insan, tamamen aşağılanmışlık duygusu içindeyken, ansızın tanrısal bir merhametin görkeminin ışıldamasını sağladı, böylece şaşıran, inayetle sersemleşen bir coşku çığlığı attı ve bir anda tüm cenneti içinde taşıdığına inandı. Bu hastalıklı duygu taşkınlığı üzerinden, bunun için gerekli olan derin kafa ve yürek yozlaşması üzerinden etkili olur Hıristiyanlığın tüm psikolojik buluşları: yok etmek, parçalamak, sersemletmek, esrik etmek ister, sadece tek bir şeyi istemez: ölçüyü ve bu yüzden en derin anlamıyla barbardır, Asyalıdır, seçkin olmayandır, Yunanlı olmayandır.
Sayfa 91 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
“(…)insanların öyle korktuğu bir özgürlüktür ki bu, o yükü omuzlarından alması için başlarına diktatörler, efendiler ve tanrılar getirirler.”
Sayfa 63
Reklam
(…) korkunç bir sorumluluğu beraberinde getiren derin ve müthiş bir özgürlüğü ele alır; insanların öyle korktuğu bir özgürlüktür ki bu, o yükü omuzlarından alması için başlarına diktatörler, efendiler ve tanrılar getirirler. Yalom, Erich Fromm'un "boyun eğme arzusu" terimini çok sever ve sık sık alıntılar.
Sayfa 63 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
“Efendiler, tanrılar! '' dedi, ''Ben ha­tırlamadıklarımı daha derinden hissediyorum.''
"Anarşist olmak, otoriteyi inkâr etmek ve otoritenin ekonomik neticesini, yani sömürüyü reddetmek demektir. Ve bu insan faaliyetinin var olduğu her alanda geçerlidir. Anarşist, yaşamında ne tanrılar ne efendiler ne patronlar ne yöneticiler ister; kanunlar ve önyargılar olmadan yasasız, yükümlülükler ve kolektif ahlak olmadan amoral yaşamak ister. Özgürce yaşamak ister."
Nietzsche "dini kültün" kökenini tartışırken, tarihöncesi insanlığın doğal nedensellik anlayışından, doğada insanların ya da üstinsanların özgür iradelerinden bağımsız bir düzen anlayışından uzak olduğu için animizme yöneldiğini söylemişti. Doğa kuvvetlerinin gücü karşısında dehşete kapılmış, güçlü inanları nasıl yatıştırıyorsa bu
Sayfa 394 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
ne efendiler ne de köleler özgürlük ya da mantığın dilini anlayabilmektedir. Kayıtların bize söylediğine göre onlar ancak gücün dilini anlayabilmektedir. Ancak, bu dil onları bir yere vardırmamaktadır. Bundan bir ders çıkmamaktadır, zor kullanımı başarılı olduğu zaman sadece ezilenlerin ümit etmelerine, ezenlerin ise teslim olmalarına yol açmaktadır.
Sayfa 98 - Say YayınlarıKitabı okudu
“Efendiler, tanrılar! İsimleriyle aradığınız kullar başka yerde. Ben burada sahibine havlayan köpek gibi kaldım böyle yalnız. Hatırladıklarım ile hatırlamadıklarım arasında sıkışıp kaldım. Efendiler, tanrılar! Ben hatırlamadıklarımı daha derinden hissediyorum.”
milletlerin doğuştan gelen bir varolma hakkı yok, insanların var. hatta milletler hiç olmasa insanların varolma hakkı için en hayırlısı olur. millet ve devlet var olduğu sürece tanrılar da olacak, efendiler ve köleler de.
(Atatürk'ün tavsiyesidir) _İnsanların zihinlerini karıştırmayı çok seven diktatör ile yönetilen bir ülke var. Bu ülke dünyadır; bu hükümdar Allah'tır; vekilleri din adamlarıdır; uyruğu insanlardır. Bu hükümdar, bilinmek, sevilmek, itaat edilmek istiyor. Ancak hiçbir zaman kendisini göstermiyor ve her şey hakkında edinilebilen bilgiyi
Reklam
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
Efendiler, tanrılar! Hatırladıklarım ile hatırlamadıklarım arasında sı­kışıp kaldım ama ben ha­tırlamadıklarımı daha derinden hissediyorum.
Pelerinleri şarap dolu rahiplerle konuştu yeni doğanlar... evrenin boyutundaki canlılar... şarapla yıkandı rüyalar... hayalle beslendi bedenler... taç yaptı elleri narin hanım efendiler... incileri buldu denizciler... güzelliği var etti tanrılar... insana nefes verdi mucizeler... dil şekillendirenler sustu...
CİNİUS YAYINLARI
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.