Bizim mesela yolculuklarda hala bir türlü namazı kısaltamayan anlayışımızı. İlle ben farzı 4 rekat kalacağım illa namazın sünnetlerini de kılacağım diye direten halimizi. Çünkü biz bunu öğrendik başkasını öğrenmedik. Halbuki aldığımız din eğitimi bize zor ve sağlıksız olan yerine kolay ve dine uygun olanı verebilirdi. Mesela şu bilgi benim zihnimde çok şey değiştirmiştir: Abdullah bin Ömer r.a bir yolculukta Mekke ile Medine arasında mola verdi insanlara öğle namazını cemaatle kıldırdı sonra döndü yola devam etmek için devesine tam binecekken arkasına baktı biraz önce farz kıldırdığı cemaatten bazı adamların namaz kıldığını gördü. "Ne yapıyorlar bunlar?" diye sordu. "Sünneti kılıyorlar efendim." dediler. Gayet doğal karşılanabilecek biçimde mesela öğle namazının son sünnetini kılıyorlar. Hz Ömer'in oğlu o büyük ilim insanı dedi ki: "Ben sünnet kılacak olsam önce farzımı tam kılarım. Ben, Allah Resulü s.a.v ile yolculuk yaptım Ebubekir r.a ve babam Ömer'le r.a yolculuk yaptım. Hiçbirisinin yolculukta farzdan başka bir şey kıldığını görmedim."
Sayfa 112Kitabı okudu
Sen Ahmed û Mahmud û Muhammed'sin Efendim Hak'tan bize sultân-ı müeyyedsin Efendim Şeyh Galib
Sayfa 136 - Müeyyed: te'yid edilmiş, doğrulanmış, sağlam.
Reklam
Allahım! Şüphesiz sen, mâlikim (dünya ve âhiret işlerimde sahibim), efendim (her halimde başvuracağım makamım), güvencem (bütün işlerimi zâtına havale edeceğim), ümidim (ihtiyaçlarımı, emellerimi ancak kendisine arzedeceğim yüce zât) olduğun için; Şehr-i Haram, Belde-i Haram, Meş'ar-i Harâm ve Peygamberimiz'in (s.a.v) Kabr-i şerif'i hürmetine, gerçeğini ancak yüce zâtının bildiği kadar bana hayır bağışlamanı ve yine hakikatini ancak yüce zâtının bildiği kadar kötülükten beni korumanı senden talep ediyorum.
Gerek farz gerekse sünnet cinsinden olsun, namazın kıymeti fevkalâde yüsek bir derecededir. Namaz, kılanı feyiz ve zevk bakımından ucu bucağı belli olmayan derecelere ulaştırdığı gibi, başa gelen zorluk ve sıkıntıların da üstesinden gelmeye yardımcı olur. Hatta mübarek veliler, bütün zor işlerinde, hemen namaza durarak istediklerini elde ederlerdi. Tecrübeli kimseler katında, önemi bilinip uygulanan hallerdendir.
Bir âşık, mâşuğunun kavuşma meclisinden feyizlenemezse dünya ve içindekiler onun nazarında yok hükmünde kalır.
İnkâr ehlinin gözünden Gizlisin, çok gizlisin sen Mümin her nereye baksa Apaçık görünensin sen
Reklam
Melekler, peygamberlerin ve velilerin kanatlarından bir kanattır, diledikleri gibi onları işlerinde görevlendirirler.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ, Âdem'in çamurunu kendi (kudret) eliyle kırk gün yoğurdu. " Hadis âlimleri, bu bahsi şöyle yorumlamışlardır: Yüce Allah, Adem'in çamurunu kırk gün batn-i nu'mânda kudret eliyle yoğurup, otuz dokuz gün gam denizinde ve bir gün de ferah baharında ıslamışlardır. Bu yüzden insanoğlunun çamuruna gam ve dert de karışmıştır. Arifler, "batn-ı nu'mân" tabirini "halk âlemi ve hal- kin taayyün-i sânîsi" diye açıkladıkları gibi, gam denizini dünyevî bağlar ve ferah baharını "itlâk" ile manalandırırlar.
Bu gönülleri hasret içinde bırakan, senin kavuşma vaadindir.
Sayfa 50
Hz. Ali [kerremellahu vechehû] şöyle der: "Rabb'ini cisim ile bilen kâfirdir. Rabb'ini yaradılışı ile bilen zındıktır. Rabb'ini nefis ile bilen mülhiddir. Rabb'ini akıl ile bilen hakimdir. Rabb'ini kalp ile bilen sıddıktır. Rabb'ini ruh ile bilen muhakkiktir. Rabb'ini sır ile bilen âriftir. Rabb'ini hak ile bilen muvahhiddir. Rabb'ini Rab ile bilen mümindir. Rabbim'i Rabbim'le bilen kamil mümindir."
Reklam
Vesîletü'n-Necât
Süleyman Çelebi'nin eseri yazma sebebiyle ilgili bir anekdot kayıtlıdır. Buna göre olay şöyle gerçekleşir: O dönemde Bursa'da bir vaiz ortaya çıkar. Vaiz, bir vaaz sırasında Bakara sûresinin 285. âyetinde geçen, "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri ayırım yapmayız" kısmını tefsir ederken, "Bu âyet gereği ben Hz. Muhammed'i Hz. İsa'dan üstün görmem" deyince dinleyenler arasından bir Arap, "Hay cahil! Sen tefsir ilminde yetersizsin. Âyetlerin nâsihinden mensuhundan, müşâbihinden müteşâbihinden haberin yok. Peygamberler arasında fark yoktur demekten maksat peygamberlik vazifesi bakımındandır, üstünlük açısından değildir. Eğer âyet senin dediğin anlamıyla hüküm verse hiç Bakara sûresinin 253. âyetinde 'O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık' denilir miydi?" diyerek kesin delil göstermek suretiyle vaizi susturur. Yine de orada bulunan bazı cahiller vaizin tarafında yer alır. Bu duruma çok üzülen Süleyman Çelebi, âlemlerin övüncü Hz. Peygamber'in [sallallahu aleyhi vesellem] peygamberlik değeri ve üstünlüğünden bahsetmek üzere Vesîletü'n-Necât'ı kaleme alır.
Sayfa 16
Anneler çok kıymetli!
Ashâbtan biri Efendimiz'e (s.â.v ) şöyle bir soru sordu: " Yâ Resülallah! k Kendisine en iyi davranmam ve en çok hizmet etmem gereken kimdir? Efendimiz: 'Annendir' dedi. Sahibi: "Sonra kimdir?" diye sordu. Efendimiz yine "Annendir" dedi. Sahâbi bir daha "sonra kimdir" diye sorusunu tekrarladı. Efendim üçüncü kez "Annendir" dedi. Sahabe bir daha: "Sonra kimdir diye sorunca, Efendimiz:" Babandır" diye cevap verdi.
Sayfa 22 - SiyerKitabı okudu
SELNAN-İ FARİSİ "Hakikat Araştırıcısı"
Kurayza oğulları yurdunda adamın hurma bahçesinde çalışmaya başladım. Sonunda Hz. Peygamber (s.a.v.), pey- gamber olarak gönderildi ve Medine'ye hicret etti. Kuba'da Amr b. Avf oğullarının evinde konakladı. O sırada ben hur- manın tepesinde, efendim olan kişi de altında oturuyordu. Amcasının oğlu ona gelerek: "Şu Kayle oğullarını Allah kah- retsin! Kuba'da bir adamın etrafına üşüşmüşler. Mekke'den geliyormuş, peygamber olduğunu söylüyorlar!" Allah'a yemin olsun ki, adam bunu der demez, beni bir heyecan sardı; ayağım kaydı, nerdeyse efendimin başına dü- şüyordum. Hızla aşağı indim. "Ne dedin? Ne dedin?" demeye başladım. Efendim elini kaldırdı ve çeneme şiddetli bir yumruk indirdi. "Sana ne ondan! Sen işine bak!" dedi. İşime döndüm. Akşam olduğunda yanıma biraz hurma aldım, çıktım ve Kuba'da Allah Resûlü'ne (s.a.v.) geldim. Yanına girdiğimde orada sahâbeden bir grup vardı. Ona (s.a.v.) şöyle dedim: "Siz ihtiyaç sahibisiniz, gurbettesiniz. Yanımda sadaka çin ayırdığım biraz yiyecek var. Bulunduğunuz yer bana ha- ber verilince buna en layık olanın siz olduğunuzu düşündüm ve size getirdim."
306 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.