Ebûzer radıyallahu anh demiştir ki: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, bir kudsi hadiste Allah Tebareke ve Teâlâ hazretlerinin şöyle buyurduğunu bildirmiştir: "Kullarım! Ben zulmetmeyi kendime haram kıldım. Onu sizin aranızda da haram kıldım; sakın birbirinize zulmetmeyin! Kullarım! Benim hidayet nasip ettiklerim dışında hepiniz dalâlettesiniz. Benden hidayet dileyin ki, sizi hidayete kavuşturayım! Kullarım! Benim rızık verip doyurduklarım hariç, hepiniz açsınız (muhtaçsınız). Benden rızık isteyin ki sizi rızıklandırayım! Kullarım! Siz gece-gündüz günah işlemekte, Ben de bütünüyle günahları affetmekteyim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım! Kullarım! Bana zarar vermek elinizden gelmez ki, zarar verebilesiniz. Bana fayda vermeye de zaten gücünüz yetmez ki, fayda veresiniz! Kullarım! İşte sizin amelleriniz, onları sizin için kayıt altına alıyorum. Sonrasında size amellerinizin karşılığını vereceğim. Kim (amelinin) hayrını görürse Allah'a hamd etsin. Kim de (amelinin) hayrını göremezse sakın ola kendinden başkasını suçlamasın!" Müslim, Birr 55]
Bir kere Kur'an-ı Kerim, Efendimiz Hazretleri (s.a.v.) vasıtasıyla kullara ulaştırılmış bir mektuptur. Mektubu sana yazan ile aran iyi olduğu miktarda o mektubu anlarsın. O mektubu yazan ile aran iyi değilse, anlamazsın.
Sayfa 38 - MecraKitabı okuyor
Reklam
Resulullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle derdi: "Allah'ım yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzelleştir. "
Dava adamı, görüldüğünde malı, makamı, dünyayı değil, Allah'ı ve ahireti hatırlatan adamdır. O zamana ve şartlara göre değişen değil, değiştiren adamdır. Girdiği ortamların rengini alan değil, o ortamlara İslam'ın rengini verendir. Efendimiz'e (s.a.s) "Ey Allah'ın Resûlü! Allah'ın velileri kimlerdir?" diye sordu. Hz. Peygamber şöyle cevap verdiler: "Gördüklerinde insana Allah'ı hatırlatan kimselerdir."
Dava adamının değeri Allah'ı razı etme çabası kadardır. Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: "Kim Allah katındaki değerini öğrenmek istiyorsa o, Allah'ın kendi hayatındaki değerine baksın. Kişi Allah'ı ne kadar tazim ederse (emirlerine ne kadar değer verirse) O'nun katındaki değeri de o kadardır" Yani Allah'ın emirlerini yerine getirmek için gösterdiğimiz gayret, harcadığımız zaman, çektiğimiz çile ne kadarsa o kadar değerliyiz. Allah'ın haramlardan kaçınmak için gösterdiğimiz titizlik, sergilediğimiz hassasiyet ve ciddiyet ne kadarsa o kadar değerliyiz.
Efendimiz (s.a.v.) bir hadislerinde, "İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kimseye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun" buyurmuştur.*
Sayfa 59 - *Ebu Davud, Tirmizi ve Nesâî nakletmiştir. Tirmizi, hadisin "hasen" olduğunu belirtir.Kitabı okudu
Reklam
Yerine getirmeyeceğini bile bile söz vermek münafıklıktır. Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre Efendimiz (s.a.v.), “Şu üç özellik bulunan kimseler, oruç tutsa, namaz kılsa ve kendisinin müslüman olduğunu zannetse bile münafıktır. Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünden cayar, kendisine bir emanet bırakıldığı zaman emanete hiyanet eder" buyurmuştur.
Yine Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): إِذَا رَأَيْتُمْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ فَارْتَعُوا فِيهَا، فَقِيلَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا رِيَاضُ الْجَنَّةِ؟ قَالَ: حَلْقَةُ الذِّكْرِ» "Cennet bahçelerini bulduğunuz vakit oradan istifade edin." buyurdu. Kendisine: "-Cennet bahçeleri hangileridir?" diye sorulduğunda: "-Zikir meclisleridir." buyurdular.
Peygamber efendimiz (s.â.v.) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar rüyadadırlar, öldüklerinde uyanırlar."
Sayfa 263 - KaknüsKitabı okudu
Bizim Hak merkezli medeniyetimiz, Batı'nın kuvvet merkezli medeniyetinden üstündür. Efendimiz (s.a.v.) Mekke'yi fethetti, insanlara haklarını verdi. Müslümanlara en büyük zulümleri yapanları affetti. Bu ne muazzam bir derstir,
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.