Elif Erdem

Elif Erdem
@efftyyy
Oturduğu koltukta, birden Turgut aynı huzursuzluğun yaklaşmakta olduğunu hissetti. Kıskanç ve intikamcı bir duyguydu bu: biraz unutulmaya gelmiyordu. Gizlice büyüyor, eskisinden daha şiddetli bir biçimde ortaya çıkıyordu hiç beklemediği bir anda. Bir davranışta bulunmadan, onunla ilgili bir hareket yapmadan atlatılması imkânsız gibi görünen bir duyguydu. Hüzünlü bir biçimde ele alınmayınca daha zalim oluyordu sanki. Kendisine saygı duyulmasını istiyordu. Küçük bir fırsat bulunca da Turgut'un içini ezen bir rahatsızlık olarak ortaya çıkıyordu. "Midem iyi değil galiba," dedi. "Bana bir ilaç versene."
Sayfa 50
Reklam
2.
Günün birinde insanlara kim uçmayı öğretecekse, tüm sınır işaretlerinin yerini değiştirecek; sınır işaretlerini havaya uçuracak ve dünyayı "Hafif" olarak yeniden vaftiz edecek. En hızlı attan daha hızlı koşar devekuşu, fakat o da gider ve sokar kafasını ağır toprağa. Aynı böyledir uçmasını bilmeyen insan. Ağırdır onun için toprak ve hayat, böyle ister ağırlığın tini de. Fakat kim hafif ve bir kuş olmak istiyorsa, kendini sevmek zorundadır. Bunu öğretirim ben. Elbette hastalıklıların ve düşkünlerin sevgisiyle değil, çünkü bunların kendilerine duyduğu sevgide kokar. Sağlam ve temiz bir sevgiyle kendisini sevmeyi öğrenmeli insan, böyle öğretirim ben. Öğrenmeli ki, kendisine tahammül edebilsin ve etrafta dolaşıp durmasın. "İnsan sevgisi" derler böyle etrafta dolaşıp durmaya. Bu sözcükle şimdiye değin çok yalanlar atıldı ve riyakârlık yapıldı, özellikle de tüm dünyaya ağır gelenler tarafından. İnsan kendisini sevmeyi öğrenmesi gerçekten bu gün ve yarına yönelik bir buyruk değil, aksine tüm sanatların en incesi, kurnazı, sonuncusu ve sabırlısıdır.
Sayfa 222 - koridor yayınları
Demiryolları
Hayır heyecanlı delilanlı, demir yolları genel bir eğilimi açıklamakta kullanılan bir sembol, bir imgeden başka bir şey değil. İnsanların mutluluk peşinde acele etmesini, gürültü çıkarmalarını, telaşlarını anlatıyor! İnsanlardan uzaklaşmış bir düşünür şöyle diyor: "Dünyada giderek daha çok gürültü, sanayi, ama daha az huzur var artık..." Ülke ülke dolaşıp duran bir başka düşünür mağrur bir tavırla karşılık veriyor: "Olsun varsın, ama bu tekerlek gürültüsü aç insanlara buğday götürüyor ki bu da manevi huzurdan çok daha önemlidir," ve zafer kazanmış bir tavırla uzaklaşıyor yanından. Bendeniz, değersiz Lebedev, insanlara buğday taşıyan bu tekerlekleklere inanmıyorum! Çünkü bütün insanlığa buğday taşıyan bu tekerlekler ahlak yönünden noksanları olduğu için, insanlığın bir bölümünü soğukkanlılıkla uzaklaştırabilirler getirdikleri buğdayın hazzından. Olan da budur...
Sayfa 475 - LebedevKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ne var ki böyle durumlarda genellikle herkes soruyu kendi üzerine almadan, susarak, pasif bir merakla karşılık verir ve aradan uzun bir süre geçtikten sonra açıklar düşüncesini. Bu akşam da orada bulunanlar arasında tek sözcük söylemeden sabaha kadar bile olsa oturmaya hazır kimseler vardı.
Sayfa 379Kitabı okudu
"Söylediklerinizden tiksiniyorum, fakat bunları ifade edebilme hakkınızı ölümüne savunurum,"
Sayfa 145
Reklam