Üçüncü görüş, hiçbir huyun yaratılıştan olmayıp, dış etkiler sonucu olduğunu, bundan dolayı da bütün huyların mutlak şekilde değişebileceğini ileri sürenlerin görüşüdür. İnsan her türlü düşünce, duygu ve huydan bağımsız, fakat her çeşit huyu edinmeye müsait bir tarzda yaratılır. Huylarımız da düşünce ve duygularımız gibi çevre aracılığı ile elde edilir. İnsan, içinde yaşamış olduğu çevre ve şartlara göre bir ruh dünyası geliştirir. Çünkü bu huyların hepsi dış etkenlerden meydana gelir. Hiçbirisi yaratılışa bağlı değildir. İbn Miskeveyh, Farabi, İbni Sina, Gazali, Birgivi, gibi İslam ahlâkçılarının büyük bir çoğunluğu ahlâkın değişeceği görüşündedirler. Batı' da başta Aristoteles olmak üzere, çocuğun kalbini bir muma benzeten ve eğiticinin ona her şekli verebileceğini savunan Salzman, Kant, Locke, Rousseau' yu saymak mümkündür.
Hakikatin yolculuğundan öğrendiklerini paylaşmak,hakikatin o yüksek sadasını duyurmak için elinden ve yüreğinden gelen her şeyi yapmak hakikatin tâ kendisidir. Çünkü yol, yolcu, azık hepsi aslından birdir. Bakmasını bile gören sadece göz değil ciğerler dahi olabilir. Bu bağlamda kitabın içinde geçenler insanın ruhsal eğitimi, dengesi ve bu eğitimi sağlayan kişinin kendi iç benliği hakkında fikir vermektedir. Bunun ışığında ruhani bir eğitimin ve eğiticinin durumu hakkında da kısa bir özet sunmaktadır. Okumasını bildiğimiz takdirde her cümle bir hakikatin girizgahıdır. Yeter ki mürekkebin yüreğindeki yatan harflerin, alfabelerin, lügattaların hatta külliyatların sesini işitecek kadar zihnimizi ve kalbimizi açalım.
Akran öğrenimi öğreten öğrenciye eksiklerini farkına varma, sorumluluk duyma, kendine güvenme, gözlem yapmayı ve yapıcı geri bildirim vermeyi öğrenme, iletişim hecerilerini geliştirme, kendi kendine öğrenme, öğrenmeyi öğrenme ve öğretmeyi öğrenme gibi kazanimlar sunduğu gibi. bir eğitimcinin sahip olduğu bilgi, tutum ve beceriyi kazanmasına da fırsat veren bir uygulamadır. Birçok yazara göre akran öğreniminde en çok öğrenen taraf, öğretendir. Buna rağmen öğreten öğrencinin birkaç öğrenim faaliyeti sonrasında uzman bir eğitici seviyesine gelmesi gerçekçi değildir ve beklenmemelidir.
Akran öğreniminde ölçme-değerlendirme çok çeşitli şekillerde olabilir. Öğrencilerin birbirlerini sözlü/yazılı geri bildirimlerle değerlendirmesi şeklinde olabileceği gibi -ki en yaygın kullanılan budur- uzman bir eğiticinin gözlemiyle ya da öğrencilerin öğrenim faaliyetlerinden önceki ve sonraki seviyelerinin objektif yöntemlerle ölçülmesiyle de yapılabilir.
"Tohum ek, bir yılı hesaplıyorsan
Ağaç dik, on yıl sonrasını tasarlıyorsan
Ama, düşünüyorsan yüzyıl ötesini
İnsanları eğit o zaman."
Eski bir Çin şiiri
(Spoiler içerir)
Jean-Jacques Rousseau, Emile, Ou L’education/Emile ya da Eğitim Üzerine, İş Bankası Kültür Yayınları, Türkiye (Birinci basım 1762)
1712 yılında, Haziran ayının yirmi sekizinci gününde doğan Jean-Jacques, Cenevre’de dünyaya gelmiştir. Doğumundan sekiz gün sonra annesini bir enfeksiyondan kaybedince dokuz-on yaşlarına kadar