Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peki öğretmenin bildiği ifade yanlışsa ne olacaktır? Saf ezberleme sistemi öğrenciyi kendisine ezberletilenleri sorgulamaya alıştırmadığı için, öğrenci kendisine verilen ne olursa olsun öğrenecektir. İçinde eleştirel bir tefsir geleneğinin özellikle 4. Hicri yüzyıldan sonra hemen hemen hiç kalmadığı İslami dinsel eğitim bugünlerde tüm dünyada burada anlatılan durumdadır. Göçer Türk kültüründe ailede babaya ve orduda komutana kesin itaat, kuşkusuz sabit bir yaşam odağı olmayan toplumun yaşama gücünü artıran bir faktör olmuştur. Ancak aynı faktör, yerleşmiş düzene geçildikten sonra bilimin uygar toplumlarda insan yaşamına egemen olması oranında Türk toplumunun gelişmesinin önünde giderek büyüyen bir engel oluşturmuştur. Eski Yunan temeline dayanan ve doğa bilimlerinin büyük ölçüde egemen olduğu erken İslam uygarlığının gerileme döneminde İslam kültür çevresi içinde önemli rol oynamaya baş­layan Türkler, ne yazık ki kendi göçer geçmişlerinin verdiği otoriteyi sorgulamama özelliğinin mistik İslam düşüncesi tarafından onaylandığını da görmüşlerdir
Hodgson'un deyimiyle şeri'at ile askeri otoritenin bir sentezi olan Osmanlı, işte bu ortam içinde, Büyük Selçuk İmparatorluğu'nun Ömer Hayyam'ı çapında tek bir düşünüre dahi malik olamadan bir eğitim sistemi geliştirmeyi denemiş
Reklam
"Siz zamanınızı nereye harcarsınız harcayın, eğer daimi eğitim politikanız yoksa her şey boştur. Bu ülkede bakan değiştikçe eğitim sistemi değişiyor."
İlk olarak ordunun desteğini alacağından kesinlikle emin olmak zorundaydı. 2 Şubat 1924’te Kâzım Karabekir, İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım’ın (Özalp), İzmir’deki askeri tatbikatı izlemeye gittiklerini öğrenince şaşkınlığa uğradı. Genelkurmay Başkanı Fevzi de (Çakmak) onlara katılacağından, o da gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal
Sayfalar: 467-468-469-470-471-472Kitabı okudu
Kemalist devlet ilkeleri yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Ama Mustafa Kemal hâlâ İslam dinini de tasarılarına katmaya çabalıyordu. Geleneksel din okulu olan medreselere gerek olmadığı bir gerçekti. Yine İstiklâl Savaşı sırasında bir medreseye yaptığı ziyareti anlattı. Yörenin müftüsü öğrencilere Arapça öğretiyordu, ama ne kendisi ne de öğrenciler bu dili doğru düzgün biliyorlardı. “Vakıa ben Arapça bilmem,” dedi Mustafa Kemal, “Fakat Arabistan’da bulunduğum için anlayabiliyorum, müftü efendiden daha çok biliyorum Arapçayı... Arapça dilini öğrenmek için Suriye’ye Arabistan’a gönderelim, Arapça öğrensinler. Fakat bütün medreselerimizde anlamayan, anlatamayan kimselerin böyle faydasız şeylerle iştigaline mahal yoktur.” Eğer din konusundaki ders kitapları Türkçe yazılırsa Arapça öğrenmeye zaten gerek kalmayacaktı. Aslında bu konuda araştırma yapmak için insanın İngilizce, Almanca ya da Fransızca öğrenmesi gerekiyordu. “Çok iyi bilelim ki bizim dinimizi bizden daha çok tetkik eden onlardı (yabancılar).” Dini inkâr edenlerin bile bir dini vardır. “Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek doğru değildir.” İslam ise bütün dinlerin en olgunu, en mantıklısıdır ve bilgi peşinde koşanların davranış biçimini saptar: bu nedenle din dersi kız ve erkek öğrencilerin birlikte okuyacakları tedrisatın bir bölümü olmalıdır. Resmî dini olan çoğu Avrupa ülkesinde eğitim sistemi bu biçimdeydi. Ama yine de Fransızların devrimci ilkeleri, Mustafa Kemal’in ruhuna daha yakın geliyordu.
Sayfa 436Kitabı okudu
Bir ülkeye kötülük yapmak istiyorsanız eğitimini kötüleştirin. Eğer eğitimlerini kötüleştirmek istiyorsanız yapacağınız en önemli iki şey; 1. Sistemin başına eğitimi bilmeyen insanlar getirirsiniz. 2. Sistemi ikide bir değiştirirsiniz.
Reklam
Vergilerin toplanmasından, yargı sistemi ve sömürge ordusu aracılığıyla arazi mevzuatının çıkarılmasına, Batı tarzı eğitim ve İngilizce'nin resmi dil mertebesine yükseltilmesi yoluyla sömürgeci bir kültürün yayılmasına kadar bütün idari işlerin, yani 'İngiltere'nin Hindistan'daki İşi'nin her veçhesinin yolunda gitmesi, Hindistan tarihinin, James Mill'ın gayet ferasetli bir şekilde iddia üzere, Britanya tarihinin hayli ilginç bir parçasına' indirgenmesine bağlıydı.
Eskinin kaliteli eğitim sistemi ise yeni dönemde gerilemeye başlamıştı.
Sayfa 284Kitabı okudu
Evet demek ki bir döşemeciyi ve bir ordinaryüs profesörü karşılaştırabilirsiniz. O döşemeci, yeri geldiğinde, bir profesöre göre toplumsal faydası daha yüksek ve daha saygın bir insandır. Yani elitin tarifi öyle sanıldığı gibi değildir. Elitlik illa paranın veya mülkün gücüne sahip olmak veya iktidar üyesi olmak demek değildir; illa bir diploma almak da değildir. Toplum bunu iyi tespit edip örgütlenmelidir. Elit lafından zinhar kaçınmayacaksınız. Tam aksine çocuklarımızın bir düstur olarak elit biçimde yetişmesi gerekiyor. Bu çizgi etrafında gelişemeyen, yetenekli insanlarını değerlendirilemeyen bir eğitim sistemi zaten dolandırıcılık demektir.
Tanrı / inanç merkezli bilgi anlayışının, bütün bir eğitim sistemi ile siyasal ve toplumsal yaşamın temelini oluşturması, başta Osmanlı Devleti olmak üzere bütün Müslüman toplumların modernite ve sanayi devrimini kaçırmalarının temel nedenidir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.