Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Çağımızın eğitim-öğretim alanındaki en büyük trajedisi, öğrencilerin zihinsel veya fiziksel olarak gelişemedikleri için değil, duygusal açıdan sakatlandıkları için okulda başarısız olmasıdır. Öğretmenlere göre, yoğun duygular çocukların dikkatini dağıtıyor. Aile yaşamındaki dramdan o denli etkilenmiş ve buna o denli takmışlar ki çarpım cetveli gibi önemsiz şeylere yoğunlaşamıyorlar."
Sayfa 152Kitabı okudu
Sınıflarda küçük veri
Geçmişte yaşanmış korelasyonları öğrenmemizi sağlayan büyük verinin küresel eğitim reformu için faydalı olduğuna şüphe yok. Fakat öğretim ve öğrenim süreçlerini daha iyi hale getirmek isteyen reformcuların küçük veriye her sınfta var olan çeşitlilik güzelliğe ve ortaya çıkardığı mevcut neden- sonuç ilişkilerine daha fazla dikkat etmesi şart. Eğitimi sürekli daha iyiye taşıyabilmek için büyük ve küçük veriyi bir arada kullanmak gerekiyor, bu zaten hayatın pek çok alanı için geçerli. Kesin olan bir şey varsa o da şu "Eğer küçük veriyle yönetmezseniz, büyük veri ve sahte korelasyonlarla yönetilirsiniz."
Reklam
Eğitim konusundaki büyük tartışmaların tümü formatlar etrafında dönüyor. Aktarım etrafında dönüyor. Öğretim bilimi etrafında dönüyor. Eğitim hep bir adaptasyon aracı olarak sunuluyor - yaşamın içinde daha az çabayla kayıp gitmemizi sağlayacak bir kayganlaştırıcı gibi. Eğitim konferansları camiasında uzayıp giden bir 'trend takipçileri alayı' var ki sürekli gelecek hakkında ve yirmi birinci yüzyılın hayati becerileri hakkında kehanetlerde bulunuyorlar. Gözde terimleriyse 'yaratıcı', 'adapte olabilen' ve 'esnek.' Odak noktası hep yetkinlikler; değerler değil. Hep öğretim bilimi; idealler değil. 'Problem çözme yetisi' ama 'hangi problemlerin çözüme ihtiyacı var' değil. Konu hep aynı soru etrafında dönüyor: Bugünün öğrencilerine yarının -mesela 2030'un iş piyasasında işe alınmaları için hangi bilgi ve beceriler gerekir? Sorulabilecek en yanlış soru.
Sayfa 170Kitabı okudu
Feminist değilim, haktan yanayım. :)
İbni Ömer (r.a.) şunları söylemektedir: "Biz, Peygamber (s.a.v.) zamanında hakkımızda vahiy inmesinden korktuğumuz için kadınlara söz söylemekten, haklarını çiğnemekten ve onlara sert davranmaktan sakınırdık. Fakat Peygamber (s.a.v.) vefat edince, biz de onlara çok (kötü) söz söyler olduk ve onlara karşı kusurumuz arttı. Gerçektende Resulullah'ın (s.a.v.) vefatından sonra Müslümanların kadınlara karşı kusurları bir hayli artmıştır. Özellikle de eğitim ve öğretim konusunda bu husus, tartışma götüremeyecek kadar açıktır.
KÖY İKTİSADİ VE KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİNİ KAMULAŞTIRMA İLE YENİDEN AÇACAĞIZ Anadolu tarım ve hayvancılık ülkesidir. Her bölgede ne yetişiyor ise ona uygun köy iktisadi teşebbüslerini köy enstitüleri ile işbirliği ile üretim içinde eğitim ve öğretim, eğitim ve öğretim içinde üretim yapacak şekilde yapılandıracağız. Üretim ve hizmet
Akran koçluğu, iki veya daha fazla sayıda öğretmenin halihazırda kullandıkları öğretim pratikleri üzerine düşünmek yeni beceriler araştırıp geliştirmek birbirlerinden bir şeyler öğrenmek, birlikte ders anlatmak ve okulun gelişimine ortaklaşa katkıda bulunmak üzere birlikte çalıştıkları özel bir süreç. Showers ve Joyce (1996), öğrencilerin öğrenme süreci ve nasil öğretmeleri gerektiği hakkında ögretmenlerin taşıdıkları fikirleri değiştirmek için klasik eğitim programlarının ve seminerlerin yeterli olmadığının farkındalardı. Bu doğrultuda, eğitimlerde öğrendiklerini sınıfa taşıyabilmeleri için öğretmenlere bazı imkânların sağlanması gerektiğini öne sürdüler: yeni becerilerini uygulayabilecekleri güvenli ortamlar, uzmanların ve meslektaşlarının geribildirimleri, bu yeni öğretim becerilerini güvendikleri meslektaşlanıyla birlikte kendi sınıflarında prova etme fırsatı.
Reklam
198o'li ve 90'lı yıllarda yeni bir eğitim sistemini hayata geçirmekle uğraşan Finlandiyalı eğitimciler ve idareciler, Gardner'ın kuramının yeni yeni gelişen Finlandiya eğitim sistemi için biçilmiş kaftan olduğuna karar verdiler. Daha kapsamlı bir eğitim vizyonunun öğrencilere çok daha faydalı olacağı ilkesini esas alan bu kuramda, öğretmenlerin çeşitli öğretim metotlarından, pedagojik kuramlardan ve etkinliklerden faydalanarak sadece mantıksal ve dilsel zekâları gelişmiş olanlara değil, tüm öğrencilere ulaşmaları öngörülüyordu. Öğretmenlere yönelik Finlandiya çapındaki eğitimler de bu çoklu zekâ kuramına göre yeniden düzenlendi; bu yeni eğitimden geçen öğretmenler "belli bir öğrencinin belli bir konuyu öğrenmesini mümkün kılacak" yollar bulmakla yükümlü oluyordu. Buraya kadar anlattıklarımı toparlamak üzere, Finlandiya'daki okullarda verilen eğitimin temel felsefesinin öğelerini şöyle sıraladım: ögrenme sürecini her bir öğrenciye uyacak şekilde kişiselleştirmek, çok yönlü öğretim metotlarına başvurarak karmaşık bilgi ve becerileri muhtelif biçimlerde öğretmek ve uygun yöntemler ile öğrenim destekleri olduğu sürece herkesin her şeyi öğrenebilecegini kabul etmek. Gardner'ın çalışmaları ve yarattığı etki olmasaydı, Finlandiya' nın eğitimle ilgili uluslararası düzeydeki başarıları da muhtemelen söz konusu olmayacaktı.
Muallimin kişiliğinin kemâle ermesi için sahip olması gereken sıfatlardan bazısı şunlardır: Akıl,fazilet,ilim,hikmet,ileri görüşlülük,etraflıca muhakeme edebilmek birikim,liyakat,canlılık,vakarlı sükûnet,güzel konuşma,yüksek zeka,temiz giyinme,güzel görünüm,güzel konuşma,güzel uygulama ve güzel idare.
Sayfa 167Kitabı okudu
Türkiye'nin içine düştüğü, daha doğrusu, Tanzimat'tan bu yana, kasıtlı olarak, içine düşürüldüğü vahim durumdu: Yenilik ve ilerilik adına milli ve manevi değerlere karşı takınılan inkârcı ve düşmanca tavır, öteden beri onu rahatsız edip duruyordu: İlimden ve fikirden nasipsiz, bazı kalem erbabı, sırf ilerici ve devrimci görünmek için, iyi ve kötü ayırımı yapmadan, eskiye âit ne varsa, hepsine uluorta saldırıyordu. Aslında ilim ve fen alanında, özellikle eğitim ve öğretim alanında yeni hamlelere memleketin çok ihtiyacı Lakin bu hamlelerin hedefi, maziyi yıkmaya değil, geleceği inşa etmeye yönelik olmalıydı. Milli tarihi yok saymak, milleti tarih suurundan yoksun bırakmak, yenilik değildi, ilerilik ve medeniyet hiç değildi.
Kısaca belirtmek gerekirse, ülkemizin birçok prooblemlerine ışık tutması, halkın ihtiyaçlarını bilimsel olarak karşılamaya yö­nelmesi, yani toplumumuzun ihtiyaçlarına göre üretime dönük bir eğitim düzeni içinde çalışması gereken üniversitelerimiz, bu yapıdan uzaktır ve birçok bakımdan ileri ülkelerin ekonomik egemenliğine uygun bir öğretim sistemi uygulamaktadır. Gerçekte üniversitelerin topluma yol gösteren ve örnek olan bilim ve uygulama kurumları olması gerekir. Bunun sağlanması için ise bağımsız, üretime dönük bir yapıda olmalıdırlar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.