Dikkat dağınıklığından çıkışın daha etkili yolu akışınızı bulmaktan geçiyor. Yazmak ve okumak benim hayatımın başlıca akış kaynakları oldu hep. Uzun süredir kafanda gelişen bir roman fikri vardı, zamanım olduğunda bir gün başına oturacağım diyordum kendime. Eh, diye düşündüm, al sana zaman. Orayı bir eşele işte. Sana akış getirecek mi bakalım. Dördüncü haftanın sonunda akış halleri gelmeye başladı...-ego kaybı, zaman duygusunun kaybı, öncesine göre daha büyük bir şeye dönüştüğüm hissi. Zorlukları, engelleri akışın kucağında aşıyordum. Odaklanma becerim serbest kalmıştı.
Sayfa 67 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Kalıyor işte ...
. . Eh, neyleyelim, güzel bir hayat yaşadım; sevdim hayatı; evet, arkadaş, sefasını sürdüm bu hayatın. Bazen düşünüyorum da, bu alemden kâm almışsak gözümüz arkada kalmamalı." . .
Reklam
8 saat diyeti(The 8 hour Diet)
“Bu diyette günün tüm beslenmesi 8 saatlik bir zaman aralığında yapılıyor ve geri kalan 16 saat içinde hiçbir şey yenilmiyor (su ve şekersiz çay serbest). Uygulanışı şöyle: Akşam saat 8'den sonra hiçbir şey yenilmiyor, sabah kahvaltı edilmiyor ve ilk yemek öğlen 12 civarında yeniliyor. Akşam 8'den sonra hiçbir şey yenilmemesi gerektiği zaten herkesin malumu, eh uykuda da yenilmez, geriye kaldı 4 saatlik bir oruç dönemi. İşte o 4 saat metabolizmanın yağ yakma ve tamirat moduna girdiği en önemli saatler!.."
Isıtmayacak Olsa...
Öbek öbek karların yağdığı bir gece Nasreddin Hoca ile hanımı çok üşümüşler, gece yorgan yetersiz kalmış, ellerine ne geçerse örtünüp, yatmışlardı. Hanımı iç çekti: "Efendi! Elde avuçta yok, para kazanmıyorsun. Bir gün gelir, olur deyip kanaat edeceğiz diye fazladan bir yorgana bile sahip olamadık. Şimdi iki yorganımız olsaydı da rahat rahat örtünseydik, ne olurdu? Üstüme şunu bunu örtmek olmuyor. Biri uzun gelir, öbürü kısa gelir;derken biri bir tarafa kayar, öbürü başka bir yana toplanır. Eh, ne yapalım? Geçmiş zaman, benim babam... " diyerek hocanın senelerden beri dinlediği ve ezberlediği sözlere başlayınca hoca mırıldandı: "Yok, hanım... Ben uykusuzum, dırdır istemem. Güzel güzel uykunu uyu bakayım! " Hanımı susmak bilmeyince hoca: "Dur, hanım, buldum! " deyip yataktan kalktı. "Sana kıyamet kadar pamuk getireyim. İstediğin kadar yatak yap, yorgan yap. " Kenarda duran bir çuvalı aldığı gibi doğru avluya indi. Karları çuvala doldurmaya başladı. Kadın pencereden seyrederek: "Be adam! Bu ayazda kar ile oynayarak kendini hasta edip başıma bir dert daha mı çıkaracaksın? Ne yapacaksın onları? " Hoca, avuç avuç karı havaya savurdu: "İşte sana gökte biten bir sürü pamuk." Hanımı: "Ayol! Hiç kar, adamı ısıtır mı? " deyince hoca şu cevabı verdi: "Isıtmayacak olsa babalarımız, dedelerimiz altında yumuşacık, sıcacık yatıp mışıl mışıl uyurlar mı? "
Sayfa 293 - HasbahçeKitabı okuyor
Eh işte, düşenin dostu olmaz derler ya, alayların da sonu bir türlü gelmiyordu artık.
Sayfa 109
Kayıtsız şartsız boyun eğmek kimi çocukların hoşuna gider. Ama çocuklar çoğunlukla buyruk vermeyi sever. Eh işte, böyledir insanlar...
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.