Eski Yunanistan’ın Teb şehrinde bir sabah insanları isyan ettiren bir cinayet işlenmiş. Şehrin soylu ailelerinden birinin yakışıklı iyi eğitim almış genç oğlu, avam sınıftan çirkin yaşlı bir kambur tarafından şehir meydanında nedensizce ve vahşice kafasına çekiçle vurularak öldürülmüş. Maktul, şehirde çok sevilen, geleceği parlak, yakışıklı
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
''Selam...'' Kulağımda hissettiğim fısıltı ve kolumda hissettiğim dokunuşla korkarak gözlerimi açtım ve irkilerek kendimi çektim bir anda. ''Senin...'' dedim şaşkınlıkla, ''Aziz Ata senin ne işin var burada?'' Aziz Ata tam yanımda durmuş bana endişeli ve bir o kadar da ciddi gözlerle bakıyordu. ''Asıl senin ne işin var burada Derin?'' Üzerindeki beyaz keten gömleği, kolundaki gümüş bilekliği ve altındaki siyah pantolonuyla karşımda durmuş dağınık saçlarının altında endişeyle beni izliyordu. ''Ben...'' dedim, ''Eğlenmeye geldim...'' ''Eğlenmeye geldin, gece kulübüne... Öyle mi?'' Boğazımı temizledim ve önüme düşen kaküllerimi kenara itip etrafıma bakındım. ''Eh sen de gelmişsin işte,'' diye mırıldandım. ''Bana arkadaşım yazdı.'' dedi, ''Senin fotoğrafını yolladı.''
Reklam
Anlatması zor
Bir yangın yeri yüreğim, is ve kül kaplı. Yer yer dumanlar tütüyor hala sevdiğim. Kimi yerinde kızıl korlar var için için yanan. Bir rüzgar esse hani, bir kuru yaprak düşse üstüne, yeniden tutuşacak. Gidişimizin üzerinden çok zaman geçti, Sen benden gittin, ben benden gittim. Aklıma düşmediğin bir gün bile yok. Ya ben senin aklına düşüyor
Bak anlatayım noldu gazzede Bir fitne koptu, cihan zelzele Velvele var, yok ki demdeme Taş var toprak var yok ki gazze Ah deme, ah deme Ahdini tutsan olmazdı hüngürdeme Mücahid hamas imiş Bize layık olan hamâsî demek imiş Bombalar, bebek sesleri Mücahidler ve siyon itleri Gazze yiğit, biz meyyit Hayvan ölür, aşıklar şehit Eh işte olan biten filistin, Allah filistin kadar yalnız eylemesin BİLEN yine boş eyledi Kassam gibi kalasınız
"Saçımda papatya olan o günü hatırlamadığım için üzgünüm." "Ben seni, senin beni fark etmenden çok daha önce fark etmiştim. B-b-bu yüzden hatırlamanı beklemiyorum zaten." "O kadar da önce değildir." "Bayağı önceydi." "Ne kadar?" "İki ay." "Yalan atma." "Yemin ederim." "Kafeye iki ay boyunca geldin ve ben seni fark etmedim mi yani?" "Aynen. Her gün kafeden kalp kırıklığıyla çıktım. En sonunda bir gün beni görüp gülümsedin." "Ama ben seni o günden önce fark etmiştim." "Ne kadar önce?" "Bilmem. Birkaç kez görmüştüm işte." "Eh, yine iyiymiş. Kahveden nefret etmeme rağmen sırf seni görme umuduyla oraya gelip duruyordum."
Sayfa 197Kitabı okudu
İnsan deyince çok geniş bir kavram gibi geliyor dimi aslında her şeyi çok büyüttüğümüz gibi bunu da abartan biziz. Bence insan bakmayı bileme sonsuz bir deniz bilmeyene ise bir bardak dolusu sudan başka bir şey değil. Bakmak ile görmekte farklı şeyler tabiki birinin sadece yüzüne, duruşuna göre yorum yapmak bakmak iken onun içinden geçenleri, düşüncelerini bilmek istemek ise görmek işte. Bu konuya neden değindiğime gelecek olursak biraz da bu aralar çevremdeki çoğu insan bana sadece bakıyor benimde içimde bir yerlerde atan bir kalp olduğunu onun da bana bir şeyler fısıldadığını bunlara duygu dediğimi unutuyor maalesef... Eh bende en son çareyi yazmakta buldum bir süredir okuyorum ama artık tek başına okumak yetmiyor bende okunmak istiyorum en çokta içimin okunmasını. Ne dersiniz biriniz de beni okumayı dener misiniz ?
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.