Saat asrından bugüne intikal eden. Din-i Mübin-i İslam'ın Allah Celle Celalühü' nün muradına uygun şekilde anlaşılması ve yaşanması demektir. (Ehl-i sünnet inancı)
"Allah, arşa istiva etti." meselesine dair:
İmam Ebu Hanife bu istiva meselesinde diyor ki: Eğer Allah Arş'a yerleşti, mekân tuttu, âyet-i kerime bunu anlatıyor dersek o zaman şöyle bir soru çıkar ortaya: "Allah Arş'ı yaratmadan önce neredeydi?" Çünkü Arş mahlüktur, muhdestir, sonradan var olmuştur. Allah Teâlâ dışındaki her varlık sonradan var olmuştur. Dolayısıyla İbn
Sayfa 55
Reklam
Kādi İyaz (rahmetullahi aleyh) şöyle demiştir: "Havz hadisleri sahih, bunlara inanmak farz, tasdik etmek imandandır. Ehl-i sünnet ve'l-cemaate göre bunlar zahir anlamı üzeredir ve tevil edilmez, üzerinde tartışmaya girilmez. Konuya ilişkin hadisler mütevatir, râvileri ise bir grup sahabedir."
Sayfa 110Kitabı okudu
Şia'nın "Masum İmamlar" diye bir iddiası var. Kur'an ve Sünnet'te "Masum imam yoktur" diye bir şey yok, değil mi? "Masum imamlar yoktur" diye tayin edici bir nass yok. Bir kimse buna inansa ve biraz daha ileri gitse, "Bizim masum imamlarımızın Allah ile öyle bir halleri vardır ki, ona ne mukarreb bir melek ne de bir Nebî muttali olmaz" dese -Humeynî böyle söy lüyor mesela- bu insanın peygamber inancı ne kadar muteberdir?
Sayfa 188 - Rıhle Kitap - Humeynî'nin mezkûr sözleri için el-Hukûmetu'l-İslâmiyye kitabına işaret etmiş.Kitabı okudu
Kur'an-ı Kerim'i bir beze sarıp duvara asmak, kendimizi darağacına asmaktan farksızdır. Kim ki Kur'an bilmedi, sanki dünyaya gelmedi demektir. Hz. Osman (r.a) demiştir ki: "Benim için en kötü ve en uğursuz gün, içinde Kur'an-ı Hakim'e hiç bakmadığım gündür."
Sayfa 117 - SemerkandKitabı okudu
‘Işık’ nitelemesi, sadece Kalender Çelebi ve onun taraftarları için kullanılmadı. On altıncı yüzyılın son çeyreğine kadar olan tüm Osmanlı fermanlarında, bugün adına Aleviler dediğimiz topluluklar ‘Işık Taifesi ’ adı ile anıldılar. Bayramlarda Işık Taifesi’nin kös ve nakkare çalarak şehirlerde gezmemelerine dair, 19 Zilkade H. 966 (M. 1558) günlü bir padişah fermanı; “Edirne Kadısına hüküm ki; ... Aşure günlerinde ışık taifesi dahi sancaklar kaldırıp da­vul ve nakkare ve def ve dümbelek ile açıkça şehirde gezip Müs­lümanların hâkimlerine bu tür şeriata aykırı hareketlerin yasak­lanması gerekir iken, izin verilip yasaklanmadığı işitildiğinden im­di.. Ahyolu’daki Işık Taifesi’nin takip edilmelerine dair, 15 Sefer H. 975 (M. 1567) diğer bir padişah fermanı; "Ahyolu Kadısına hüküm ki; Mektup gönderip, Ahyolu İlçesi’ne Hatun İli Bucağı’na ada­let üzre ışık taifesi toplanıp, Bahçeli adındaki başkanları Tur ad­lı Işık için (haşa), peygamberdir diye inandığından başka (...) Ehl-i Sünnet ve Cemaat’ten ibadet üzre Müslümanlara ‘Boş yere aç gezerseniz ve başınızı yere korsunuz’ deyip Feraız kitaplarına ‘Saman ve kepekten ibarettir, samanı hayvan soyu ve kepeği kö­pek yer. O kitapları okuyan da hayvan ve köpektir’ diye çekişti­rip söverek...” On altıncı yüzyıla kadar söylenmiş Alevi nefeslerinde Alevi ozanlar kendilerini ‘Işık’, bağlı bulundukları yolu da ‘Işık İnancı’ ola­rak tanımladılar. Aşıklarız baş oynarız bu yolda Hâkk’ı inkar eden düşmanmızdır Var ey münkir nice anlarsan anla Severiz, Işık bizim imanımızdır Kaygusuz Abdal
Sayfa 61 - KalkedonKitabı okudu
Reklam
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak; biri hariç diğer hepsi cehennemde olacak." Oradakiler hayretle, "O kurtulacak grup hangisidir yâ Resûlallah?" diye sordular, Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Benim ve ashabımın yolunda olanlar" buyurdu. Tirmizî, İman, 18
Sayfa 43 - SemerkandKitabı okudu
Ehli Sünnet inancı, insan idrakinin kuvvet ve kudretinin sınırlı olduğunu kabul ile, Allah-u Teâlâ'nın emirleriyle amel etmek ve kendi mutluluğuna neden olan inanç ve akâidini korumak esası üzerine kurulmuștur. Onlar bu görüşleriyle aklı ve onun idrak kudretini küçültmüş değillerdir. Nitekim Hz. Peygamber -Sallallhu aleyhi ve sellem - bir hadisinde "Hâkim hükmedeceği zaman ictihad ederde sonra ictihadında isabet ederse kendisine iki ecir vardır. Yine hükmedeceği vakit ictihadda bulunur, (fakat ictihadında) yanılırsa ona da bir ecir vardır" diyerek fıkıh bablarına taalluk eden meselelerde aklın kullanılabileceğini, doğru kullanıldığı takdirde onda yalan ve yanlışIık olmadığını belirtmiş oluyordu.
409 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.