Mülteciler yeni ülkelerine sadece eşyalarını getirmezler. Unutmayın ki Einstein da bir mülteciydi.
Sayfa 16Kitabı okudu
Çinliler...
Çin mahallesini ziyaret ettim. Çalışkan, pis, aptal insanlar. Evler basmakalıp. Balkonlar arı kovanlarının içini andırıyor... Çocuklar bile ruhsuz ve boş gözlerle bakıyorlar. Bu Çinliler diğer ırklar üzerinde tahakküm kurarlarsa çok yazık olur. Bizim gibiler için bu durumun sebep olacağı keder kelimelerle tarif edilemez.
Doğu; aşağı, barbar, vahşi, şiddete meyilli, medenileşmemiş, çocuksu, irrasyonel, fanatik, durağan, egzotik, heyecan verici ve (bazen de) şehvet uyandırıcıdır. Batı ise aksine üstün, medeni, ölçülü, olgun, rasyonel, dinamik, aydınlanmış ve tanıdıktır.
Fakat bu ikilikler aslında göründüğünden daha karmaşıktır. Batı, Doğu'ya hem ilgi duymakta hem de Doğu'dan tiksinmektedir.
Sayfa 67 - Kronik KitapKitabı yarım bıraktı
"Bu insanlara [Sinhaliler] yakından baktığında artık Avrupalılara karşı sempati duyman imkansız hale gelir, çünkü Avrupalılar çok daha yorgun, çok daha vahşi, çok daha ham ve çok daha aç gözlüler...
Sinhaliler: Kolombo'daki en fakir halk.
Sayfa 63 - Kronik KitapKitabı yarım bıraktı
"Ardından mabet duvarının (Ağlama Duvarı) eteklerinde yüzlerini duvara dönmüş, iki büklüm olmuş ve ileri geri sallanarak dua eden ahmaklar var. Acınası halde bu insanlar. Geçmişleri var ama bugünleri yok."
Sayfa 57 - Kronik KitapKitabı yarım bıraktı
Eşler "Einstein" dahi olsanız dır dır yapar.
Bu uzun seyahat karısı Elsa ile ilişkilerini nasıl etkilemişti? Seyahatteki ilk hadise Einstein'ın sınırda karısını kaybetmesidir. Singapur'da Elsa tuvalette lazımlık ve yıkanmak için büyük bir leğen görünce çok korkmuştu. Bu sebeple tartışmışlardı. Einstein Kyoto'dan Osaka'ya Elsa olmaksızın gitmeye karar vermişti. Dönüşte evde bıraktığı karısının hışmına uğrayacaktı. Einstein muzip bir dille, Elsa çok korkmuştu ama dır dır edecek kadar takati de kalmıştı demişti.
Sayfa 89 - kronikKitabı okudu
mektubu yazana bak bir de alana bak
Seyahat muhteşem, Japonya ve Japon'lar beni büyüledi. Eminim seni de büyülerdi. Dahası, böylesi bir deniz seyahati bir fikir adamı için bulunmaz nimet. Adeta manastıra kapanmak gibi...
Albert Einstein'dan Neils Bohr'a mektup Singapur yakınları 10 Ocak 1923
Sayfa 19 - kronikKitabı okudu
Nobel Ödülü haberini Japonya'ya varışımdan kısa bir süre önce Kitano Maru gemisindeyken telgraf vasıtasıyla öğrendim." Diğer sebepler bir yana, "Neden Nobel Ödülü'nü almıyorsun?" şeklindeki sitemli soruyu duymaktan kurtulduğum için çok mutluyum (Her seferinde, "Çünkü ödülü veren ben değilim," cevabını verdim).
Sayfa 282Kitabı okudu
Bilim ise bilmecenin cevabını bulmak, hatta piyango bileti çekmek gibidir. Gerçekten kıymetli bir şey bulmanın hazzı pek az kimseye nasip olur. Birçok yetenekli genç adam saçları ağarıncaya kadar çabalar ama o haşin tanrıça yine de peçesini kaldırmaz. Ne yapacağı tahmin edilemeyen o tanrıça, adanmış bir hakikat arayışından elde edilen fazilete burun kıvırır.
Sayfa 279Kitabı okudu