Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre Karakebap

Yaşamak onun için bir video kaseti doldurmaktan ibaretti. Hareketleri, davranışları -sanki bir oyuncağı önceden programlamış gibi- belliydi. Büyük bir olay yada basit bir olay farketmeksizin benzer tepkiler. Bir robota benziyordu. Sabah olunca kalk Ölene kadar çalış Sonra sonsuza kadar dinlen.
Reklam
Deha bilgeliği garanti etmez Oppenheimer
Dönüp baktığım zaman fazla birşey yaşamamış olsam bile zamanın hızla aktığını hissediyorum oysa ki çok şey yaşadığın zaman daha hızlı akmaz mı zaman?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Uyumak istemiyor, soru sormak istemiyor; bütün enerjisini kaybetmek istiyordu. Yalnız kalmak istiyordu. Aslında her zaman yalnızdı. Yalnızdı ama kendisiyle baş başaydı. Hiç bir zaman yalnız kalamıyordu. Aynı şarkı sözleri beyninde tekrarlayıp duruyordu. Artık yeni şeyler öğrenmeye adeta kapalıydı. Acaba fikirler de eskiyor muydu?
Kendi kendine sesler çıkarıp sadece kendisini dinliyordu. Kimseler yoktu. Işıkta gölgesi bile yoktu. Tek başına zaman kavramını da unutmuştu. Hiç bir şey hatırlamıyordu. Bir gün huzuru bulduğuna inandı. Yeniden insanların karşısına çıkmaya karar verdi. İletişim kurmadan yaşamaya alışmış bir varlıktı. Yeni sesler huzurunu kaçırmaya yetmişti.
Reklam
Dünyanın boş işlerinden, her anını dolu geçirmeye çalışanlardan, zamanın içinde kaybolmaktan, her zaman aynı şeyleri tekrar yaşamaktan, tekrarlamaktan sıkılmış bir kişi; küçük bir ses bile duymayacağı, sessizliğin adeta ürperti veren, kimselerin olmadığı bir yere huzuru bulmak için gidiyordu.
Damarlarından sanki yazılar, sözler fışkırıyormuş gibi hissetti. Bütün boş kapları dolduracak kelimeleri vardı. Anlamlı, anlamsız her düşünce beyninin içinden adeta akıyordu. İçinde bir huzursuzluk , bir kırgınlık... Tavşanların da duygusu var mıydı?
Sonra birdenbire düşünmeye başladı. Bu sadece bir zihin süreci miydi? Yoksa bir insan mıydı? Belki de kimsenin ulaşamadığı bir yerde sadece bir taş parçası mıydı? Hiç bir düşünce faaliyeti olmayan, bilinç dışı hallerde yaşayan, hatırlamayan, geçmişi olmayan, sezgilerle hayatta kalmaya çalışan bir tavşan parçası olabilir miydi?
Takva
Ebû Hüreyre’ye nisbet edilen bir benzetme, "Yolda yürürken dikenler görürsen ya yolu değiştirirsin ya da dikene dokunmadan geçmenin bir yolunu arar ve bulursun; işte takvâ da budur; hayatı Allah Teâlâ’nın yasakladığı kötülüklere bulaşmadan yaşamaya çalışmaktır."
Yeryüzü, çok ayrı çağların parçalarından ve rapsodilerinden bir araya gelmiş bir kitaptır. Her mineral hakiki dilbilimsel bir sorudur.
Friedrich Schelling
Friedrich Schelling
Reklam
Kremalı Dünya
47 Hâlâ aynı yerdeydi. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Belki de 3 ay olmuştu. Ama hâlâ bıraktığı gibi duruyordu. Hiç hareket etmeden. Ne büyüyordu ne küçülüyordu. Ne uzuyordu ne de kısalıyordu. Ne yaşıyordu ne de ölüyordu. Hep orda durmaya devam ediyordu. Kimse onu fark etmiyordu ama o hep ordaydı.
46 Gökyüzünün rengi maviydi. Ama her baktığı yer aynı mavilikte değildi. Mavinin çok fazla tonu vardı. Bazı yerler daha koyu bazı yerler daha açık maviydi. Tıpkı bizim gibi herkes insandı. Karanlık ve aydınlık.
Bir şeyin mahiyeti, o şeyin varlığından önce gelir.
İbn-i Sina
İbn-i Sina
88 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.