“Elbette bitkiler rüzgâr, yağmur, kar gibi çeşitli dokunsal streslere maruz kalır; hayvanlar da sık sık bitkilerle temasta bulunur. Dolayısıyla, dokunmaya tepki olarak bir bitkinin büyümesini durdurmasında şaşılacak bir şey olmasa gerek. Bir bitki nasıl bir çevrede yaşadığını hisseder. Dağ sırtlarında büyüyen ağaçlar sık sık güçlü rüzgârlara maruz kalır ve bu çevresel strese dal gelişimlerini kısıtlayarak ve kısa, kalın bir gövde yapısı geliştirerek uyum sağlarlar. Korunaklı bir vadide büyüyen aynı türe ait ağaçlar ise uzun, ince gövdeli ve sık dallı olacaktır. Dokunmaya tepki olarak büyümenin yavaşlaması, bir bitkinin çok çeşitli -çoğunlukla da şiddetli- sarsıntıları atlatma şansını artıran evrimsel bir adaptasyonun sonucudur. Aslında, ekolojik bir perspektiften baktığımızda, bir bitki bizim ev inşa ederken karşılaştığımız birçok seçenekle karşı karşıyadır. İnşaatın temelinde ne tür şeyler kullanmalıyız? Evin yapı iskeleti nasıl olmalı? Rüzgârı az veya deprem riski düşük bir yerde yaşayacaksanız, evinizin daha çok dış görünüşüne harcama yapabilirsiniz. Şiddetli rüzgârların olduğu veya deprem riskinin yüksek olduğu yerlerde ise temel ve yapı iskeletinin güçlü olmasına öncelik vermeniz gerekir.”
Doğanın dengesini de altüst ettik. Ekolojik dengenin bozulması, toprak erozyonu, orman yangınları, ormanların bilinçli olarak yok edilişi, biyolojik çeşitliliğin azalması, temiz su kaynaklarının hızla kirlenmesi, hava kirliliği, asit yağmurları, küresel ısınma ve küresel iklim değişikliği, radyoaktif kazalar ve atıklar, büyük kasırgalar, seller, tüketim çılgınlığının etkileri olarak karşımıza çıktılar.
Reklam
Tür olarak, davetiyelere, ayartmalara, seçimlere ve özel fırsatlara dayanan bir kültürel zemini, bir ekolojik nişi olan bir toplum oluşturduk ve kendini tutma, hayır deme ve bir şeylerin dışında kalma sanatını nadiren icra ediyoruz.
Söyler misin? Kâinatta cereyan eden sistemin bir yerinde arıza olsa insanlık hayatta olabilir miydi? Sadece arının neslini çıkartalım aradan, ne kadar devrik bir cümle olurdu mevcudat! Bilim adamları arılar olmazsa ekolojik dengenin ve hayatın biteceğinden bahsediyorlar. İşte her şeye bakan ve her şeyin baktığı bir mahluktan söz ediyoruz insandan... Kainatın halifesi olduğumuz bu kadar aşikarken, hangi sistem ve ideoloji bu cevabı böyle yerinde verebilirdi ki? Üstelik bu işi bu kadarıyla da kalmıyor." İnsanın görevi nedir? Nereden geliyor ve nereye gidiyor? sorularını da aklı tatmin edecek en tutarlı cevapları yine Kur'an-ı Kerim veriyor ve ispat ediyor.
Sayfa 174Kitabı okudu
Permakültür belli bir gayeye ulaşmak için ihtiyaç duyulan iş miktarını azaltmayı amaçlar. Burada ayırt edilmesi önem taşıyan farklı iş kavramları vardır. Fizikçiler işi "sarf edilen enerji" olarak tanımlarken biz bu kelimeyi ücretli ya da ücretsiz emeğimiz için kullanırız. Ekolojik bakımdan duyarlı bir toplumda enerji sarfiyatımızı azaltmamız, kişisel emeğimizin yapıcı ve yaratıcı özelliğini ise azami düzeye çıkarmamız gerekir.
Çevrecilik Ve Çevre Koruma
Ekosistem hizmetleri kavramı insanların doğaya nasıl kopmaz bir biçimde bağlı olduklarını ve doğal dünya olmadan insan varlığının nasıl olanaksız olduğunu görmelerini sağlar. Çevrebilimciler bu sistemlerin temel yaşam koşulları için ne kadar değerli olduklarını aydınlatmak; sanayileri, işletme ve hükümetleri ekolojik korumanın zorunluluğuna ikna etmek için bu kavramı kullanır.
Sayfa 329
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.