Bu benim Selçuk Baran’la tanışma kitabım. Kitaba adını veren ilk öyküyü okudum ve ne dediğini anlamadım. İkinci öyküyü okudum ve sevemedim. Eyvah dedim, seveceğimden çok umutlu olduğum bir yazarla anlaşamayacağım galiba. Sonra üçüncü okundu, ve gerisini hatırlamıyorum. Bir oturuşta tüm öyküleri kafaya dikmişim.
Yalnızlık, bu öyküdeki karakterleri bu kitapta bir araya getiren şey. Anlaşılamamanın verdiği yalnızlık..Pişmanlığın tutup getirdiği yalnızlık..Hayal kırıklığıyla beslenmiş yalnızlık.. Boza kokulu, yoksul öğle saati manzaralı, kırmızı rujlu, Mardin işi yalnızlıklar..
Şöyle yalnızlıklar: “Bir tek kul, tek kisi çıksın da, "Ne oldu, niye ağlıyorsun?" diye sorsun bana. Sonra cevap filan beklemeden yanımda yürüsün. Birlikte eve dönelim, ona çay yapayım. Gelin ne olur!”
Bozacıda, Öğle Saatleri, Bakırçalığı, en sevdiklerim oldu. Ne güzel tanıştım Selçuk hanımla