Birinci kitap beklentimi o kadar üst çıtalara çıkartmıştı ki... Galiba daha üstü olamaz diyordum. Ama bilin bakalım bu hangi yazar? Tabi ki Nagila ve ondan da bundan daha azını beklemek hata olurdu.
O kadar fantastik kitap okudum ama ben hiçbir fantastik kitabın böylesine kadınları öne çıkardığını görmedim. O kadar duygulandım ki. Yani seri tamam
☞"Her hikaye biraz eksik başlar. Herkes yardımdır biraz.Boşa konsa olmaz, doluya konsa sığmaz."
Bazı kitaplar vardır sizi alır taa çocukluğunuza götürür ve uzun süre oradan dönemsiziniz ya da dönmek istemezsiniz.Aynı yazar
Benim Rüyalarım Hep Çıkar kitabında olduğu gibi.
Oniki kısa hikayeden oluşan bir kitap. Kendi hayatınızdan bir zaman dilimine denk geleceğiniz ' Aaa aynısını ben de zamanında yaşadım' diyebileceğiniz, sıcacık sizi sarıp sarmalayan, duygu depreşmeleri yaşatan her sayfasında anılarınızı alıp kucağınıza bırakan, rüya ile gerçeğin bir birine karıştığı hikâyeler...
☞"Köy sinmiş süveterine. Sarıldıkça. Buram buram. Bütün sevdiklerin gelsin. Hepsine doy. Doyalım da kalkalım sofradan.O gün olduğu gibi. Gece orada kalalım. Sohbet, muhabbet.
Çocukluğun dökülsün çocukluğuma."
Keşke bazı şeyler aynı kalsa ...
Çocukluğunuza gidip anılarınızı havalandırmak isterseniz yazarın kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Herkese iyi okumalar kitap dostları。◕‿◕。
Bu yaşa geldim içimde bir çocuk hala
Sevgiler bekliyor sürekli senden.
İnsanın bir yanı nedense hep eksik
Ve o eksiği tamamlayayım derken,
Var olan aşınıyor azar azar zamanla.
Anamın bıraktığı yerden sarıl bana.
Selamün Aleyküm!
İlk olarak Efendi Babamız(ks) bu eseri bizlere verdiği için,
Rabbim kendilerinden razı ve hoşnut olsun.
Rabiim ömürlerini hayırlı ve mübarek eyelsin,
Rabbim Şeyhimizi başımızdan eksik etmesin..
Kitabın bir çok yerinde geçtiği gibi,
'Bu dünyaya neye geldin bilenden al haberi!' buyuruluyor.
Peki biz bu dünyaya neye,niçin geldik
Sevmek! Ne kadar derin bir kelime görüyor musun?
Sevmek dipsiz bir kuyuya benzer kurtulması imkansız.
"Sevince gitmeler hep ötelenir sevdanın arkasına sevdiğim.!"
Bazen geceleri gökyüzüne bakarım! orda en parlak yıldız artık sensin... geceleri ne zaman yokluğunu hissedersem; balkonumun yanında,
Dut ağacımın altında kurulu
Yaklaşık olarak üç yıl önce başlamıştım, kötü bir zamana denk geldi ki 60-70 sayfa okuduktan sonra devam edemedim bunda biraz bazı arkadaşlarımın yorumları da etkili olmuştu. Bu yıl pandemi süresinde kitapla bakışırken kendimi buldum sonradan, bu kitaba bir şans daha vereyim diye düşündüm ve yeniden okumaya başladım. Normalde hızlı okuyan bir
Mahir Ünsal Eriş ile "Benim Adım Feridun" öyküsüyle tanışmış gerisini getirmemiştim. Son bir haftada "Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde" ve "Olduğu Kadar Güzeldik" öykü kitaplarını bir çırpıda okuyuverdim. Dili çok samimi ve muzip olsa da öyküler bir o kadar hüzünlüydü. Bazen okurken yok artık bu da olmamıştır der inanmazsınız ama bu kitap da her şey o kadar gerçek geliyor ki umarım olmamıştır diyor insan.
Hayatımız, tercihlerimiz hep yaşadığımız tecrübelerimizle şekillenir bu kitap anlattığı hayatlarla yaşamadan da tecrübe edindiriyor insana. Tecrübelerin yanı sıra bir gezintiye de çıkarıyor insanı. Şu evlere tıkıldığımız pandemi günlerinde Bandırma, Ankara, Samsun gezdim sayesinde. Zaten bir Ankaralı olarak da ne zaman bir kitapta filmde Ankara görsem ayrı bir gönül bağı kurmuşumdur.
Öyküler hep yetersiz gelir bana. Tam anlamıyla dahil olamam sanki içine, bir şeyler hep eksik kalır sonrasında ne oldu diye kafamı kurcalar durur. Ama bu kitapta öyle yerlerde bitiyor ki tamam oluyor hatta bazılarında daha fazlasını bilirsem daha çok üzülürüm bu kadar yeter diyorsunuz.
Sonuç olarak diyeceğim o ki ben her bir parçasını ayrı sevdim her bir öyküdeki karaktere de ayrı sarılmak istedim.
Okuyalım, okudukça da güzel kalalım.
Okudumbitiverdi
#Yazar adayının yolculuğu(68sayfa)
#Ali Eryılmaz
Uzun zaman önce(lisede kompozisyon yarismalarina cok katilmak zorunda kaldigimdan birazcik kendime guvenim vardi demek ki) kitap yazmayı denemeye kalkışmıslığım olmustu Hatta abartıp,şöyle rahat bi 70-80 sayfa da ilerlemistim.Sonra ne olduysa hem hevesim hem cesaretim kırılıverdi.Bu
Ahlak ve adalete dair yargı ve tutumlarımızın sürü halinde yaşayan bir canlı olmamızla, kişisel olarak ise anne babamızın bizim üzerimizdeki projeksiyonları, bizim bu projeksiyonlara yanıtımız, annemizin bebekken duygusal olarak bizi ne ölçüde aynalayabildiğiyle ilgili olduğu çok açık.
Bunun hangi tarihte, nasıl bir mülkiyet rejimi içinde, nasıl