“Bu duruma bilmeden neden olan Baron, gözü ondan başkasını görmeyen bu kadının tuhaf değişimini en az fark eden kişiydi; öyle ya, kim dönüp kendi gölgesine bakardı ki?”
DERLER Kİ, YAŞLI BİR CADI YAŞARMIŞ DOĞUDA…
Bu cadı güneş ve ayı kovalayan kurtlar getirmiş dünyaya. Derler ki, Asgard’a gitmiş ve üç kez ateşe verilmiş, üç kez yeniden doğmuş kaçmadan önce. Derler ki, eşsizmiş büyüsü, kâbusuymuş tanrılar tanrısı Odin’in bile. Derler ki, yaralı dudakları ve sivri dili olan bir adamı sevmiş, Loki derlermiş adına. Derler ki, doğurduğu çocuklar tanrıların alacakaranlığını, Ragnarök’ü getirmiş. Ve yine derler ki, kendisi direnmiş Ragnarök’ün alevlerine sonuna kadar, kalbi dışında her şey bir kez daha küle dönene kadar. Ancak kimisi onun hâlâ yaşadığını söyler.
İNSANLAR ÖLÜR, TANRILAR ÖLÜR AMA O YAŞAMAYA DEVAM EDER...
Cadının Yüreği’nde Genevieve Gornichec, İskandinav mitolojisinin göz ardı edilen ancak kıyametin gelmesinde doğrudan rol oynayan buz devi cadı Angrboda’nın hikâyesini anlatıyor. Loki’nin Asgard tanrılarından gizlediği eşi; Fenrir, Hel ve Jormungundr’un annesi; Odin’in alt edemediği rakibi Angrboda, bu kibirli tanrılar dünyasında kendi destanını yazma fırsatına ilk kez kavuşuyor.
İskandinav mitolojisine ilgi duyanların sevebileceği fakat bu konulara uzak olanların çok ilgisini çekmeyecek bir kitap olduğunu düşünüyorum.