AH KUDÜS!
Ah Kudüs!
Ah benim yüreğim,
Heybemden dökülen kırık ve eksik kelimelerim,
Ah benim ümmetim ve kimsesizliğim!
Gül Sena GÖKDUMAN
Ümmet ve kimsesizlik… Filistin topraklarına değdiği andan itibaren yüreğime hançer gibi saplanan iki kelime oldu bunlar. Benim için Filistin’i ve Kudüs’ü, bundan da öte sol yanıma çöken iki cihanlık ağırlığı anlatan o iki kelime... Kimsesizlik, ümmetin yanına yakışmaz gibi geliyor insana.
Garip şey ki, ruhu ve gözyaşları ile tanıdıkça bu toprakları anlıyor insan. Anlıyor ki, Filistin’de her şey daima kendisi ve tezatı ile yan yana duruyor. Şan zillet ile zulüm mazlumiyet ile hatırlayış derin bir nisyan ile ama en çok da ümmet, ümmet ardında kalan her şeyi yok eden delici ve kapkaranlık bir kimsesizlik ile yan yana duruyor.
Bu yüzden bu hikâye bu kadar ağır hece hece düşüyor önümüze.
Bu yüzden, kelamın mürekkebi söz Filistin’e gelince hep susuyor . Bu yüzden eksiliyor kelimeler. Çünkü Filistin terk edilişimizden önce kendimizi, kendi yüreğimizi terk edişimizin öyküsünü fısıldıyor bize.