Barnabas İncili'nin Müslümanlar tarafından yazılmadığının bir delili de şudur: Hz. Peygamber'in dünyaya gelişinden 75 yıl önce (M.S. 496), Papa I.Gelasius döneminde 'yanlış ve dini düşüncelere aykırı kitaplar' adı altında hazırlanan listede (-Decretum Gelasianum-), Barnabas İncil'inin adı geçmektedir. Ayrıca 7'.nci yüzyıl öncesinden günümüze gelen
Bazı kitapları okumanın zamanı değildir ama ısrarla okumaya çalışırız ve sonuç olarak anlamayız:)Ya da temel bir bilgi gereksinimi vardır kitabı anlamak için ama bu bizde mevcut olmayabilir.Benim için hangisi geçerli bilmiyorum ama bu kitabı okurken çok zorlandım ve sadece yarım bırakmamak için okudum.185 sayfadan oluşuyor kitabımız ve ben her sayfayı büyük bir umutla çevirdim ;anlamak ve özümsemek niyeti ile.Ama sonuç hüsran...
İncelememi kitabı özetleyen birkaç alıntı cümle ile sonlandırmak isterim.
*Normal insan,içindeki hiçlik'ten başka hiçbir şeye tutunmamalıdır.
*Asalet varoluşun yadsınmasındadır,harap olmuş manzaralara tepeden bakan bir tebesssümdedir yalnızca.
*Hayatın anlamı yoktur,olamaz.Öngörmediğimiz bir vahiyle bunun aksine kanaaat getirseydik,kendimizi hemen o anda öldürmemiz gerekirdi
*İdeolojiler,yüzyıllar boyunca ayakta duran barbarlık temeline bir cila çekmek için,bütün insanların paylaştığı caniyane eğilimleri örtmek için icat edilmişlerdir sadece.
*Beni ikna etmekten vazgeçin:Bazı defalar Tanrı'yı tümdengelim yoluyla bulabilsem de ,O'nu yüreğimde hiç bulamadım.
*Tarihi yekpare olarak kabul veya reddetmek gerekir.İlerleme fikri bizi zamanın dorukları üzerinde kendini beğenmişlere çevirir ama o doruklar hiç yoktur.İninde ürküntüyle titreyen mağara adamı,gökdelenlerde de hala titremektedir.Mutsuzluk sermayemiz çağlar boyunca el değmeden kalır.
Öyle bir eser ki nerden anlatmaya başlasam yarım kalacak. Okuyunca bile yeterince derine inememiş hisse verecek ve tekrar okumak isteyeceksiniz…
Eserde Mehmet, arkadaşı Faruk, eline bile değmeden sevdiği Çiğdem, ayrı yaşadığı babası ve içine işleyen yaralarını bulacaksınız.
Eser hem şimdiki zaman; Mehmet’in üniversite yılları, hem de çocukluğunda yaşadıklarını konu alıyor. Hem el yazısıyla yazılmış bir günlükten notlar, hem de kendini ikna etmeye çalışan birinin yazılarını içeriyor. Zamanlar arası, günlükler arası git gel yaparak Mehmet’i anlamaya çalışıyoruz. Onu yaralayan kim? Nasıl bir ailede yaşadı? Kimi ikna edeceğiz? Başlarda kafanızda soru işaretleri ile okuduğunuz bu eser, derine indikçe, gerçekleri göstermeye başlıyor ve az da olsa Mehmet’i anlamaya çalışıyorsunuz.
Güray Süngü; kalemi, kurgusu bambaşka bir yazar. Okuduğum her kitabını tekrar okuyabileceğim ve her okuduğumda da başka ayrıntılar bulabileceğim, katman katman içine girdikçe çoğalan, etkileyen bir üsluba sahip. Bu eserini de oldukça akıcı bir şekilde kaleme almış. Okurken sizi merak ettiren, sonuyla da hayal kırıklığına uğratmayan bir eser. Ben çok severek okudum, sizlere de tavsiye ederim.
Orhan Pamuk, yazdığı eserlerde genel anlamda, ana karakterin içsel bunalım ve duygularını, doğu-batı çatışması üzerinden ele alıyor. Ülkemiz başta olmak üzere birçok toplumda görülmesi mümkün olan geleneksel-modern çatışmasını Pamuk, eserlerinde başarılı bir şekilde işliyor. Özellikle edebiyatın içerisine sosyolojiyi mezcedip, bunu akıcı üslubu
Saatte 430 Metre
#saatte430metre Hem adıyla hem kurgusuyla çok farklı olan bir kitap nasıl anlatılır diye uzun uzun düşündüm️ Sonra dedim ki ️Şöyle; hani #kar yağmaya başlar ufak ufak, sonra giderek büyür kar taneleri. Havada savrulurken bir teki bile diğerine değmeden düşerler yere. Siz yere düşen kar tanelerini hayranlıkla izlerken bir bakarsınız ki kar
