İnsan kulağına ve diline sahip olmalıdır. Mânasız konuşmalar yapan, yalan söylemekten çekinmeyen kimselerden uzak durmalıdır. Bir insan yalan söylemeyebilir ama her duyduğunu başkalarına iletirse asılsız sözleri de nakletmiş, yalanın yayılmasına âlet olmuş olur. Bu da bir yalancılıktır. Hz. Ömer’in bu sözü, Peygamber Efendimiz’in hadîs-i şerîfi olarak da rivâyet edilmiştir.
“Güzel sohbet ediyor desinler diye uzun uzun konuşanlar, sözünü beğendirmek için avurdunu şişire şişire laf edenler ve bilgiçlik taslamak için lugat paralayanlar en sevmediğim ve kıyâmet günü bana en uzak mesâfede bulunacak kimselerdir.”
Reklam
* Hikmetli şiir nedir? Dinin öğrenilmesini istediği bilgileri ve telkin ettiği duyguları etkili bir dille gönüllere benimseten şiirler, hikmetli şiirlerdir. Peygamber Efendimiz, yeri geldikçe böyle şiirlerden bir mısrâ veya bir beyit okurdu. Hz. Âişe radıyallahu anhâ da değerli şâirlerin binlerce beytini ezberlemişti. * Şiirin insanı iyiye, doğruya ve güzele yönlendireni olduğu gibi, kötüye ve kötülüğe teşvik edeni de vardır. İyiliği öven, dinî değerleri yücelten şiirler güzel şiirlerdir. İnsanın nefsânî duygularına hitap eden şiirler de çirkin şiirlerdir. Bir şiirin sanat değeri yüksek bulunsa bile, dinî değerlere aykırı ise, ona güzel şiir denemez.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şiir de tıpkı söz gibidir. Onun güzeli, sözün güzeli gibi güzel, çirkini de sözün çirkini gibi çirkindir.”
1. Din ve ahlâka uygun şiirler hem yazılabilir hem dinlenebilir. Bu özelliğe sahip olmayan şiirlerle ilgilenmek doğru değildir. 2. Gerçekleri açıkça söylemenin sakıncalı olduğu yerlerde, maksadı kinâyeli sözlerle ve üstü kapalı ifâdelerle anlatmak uygun olur. 3. Hikmetli ve dini savunan şiirleri Peygamber Efendimiz dinlemiş, yeri geldikçe kendisi de onlardan bazı beyitler okumuştur. 4. Mukaddes değerlerin aleyhindeki şiirleri kesinlikle okumamalı, hâfızayı onlarla kirletmemelidir. 5. Dini değerlere hizmet eden insanları her yerde savunmalı, onların aleyhinde konuşulmasına izin vermemelidir.
Gerçeği, doğruyu ve güzeli dile getiren şiirler vardır. Bu şiirler insana Allah’ı, ahlâkı ve âhireti hatırlatır. Böyle şiirlere hikmetli şiir denir. Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümâ da, kendisine şiir okumak isteyen şâire böyle şiirler okumasını söylemişti. Peygamber Efendimiz, genel olarak şiire karşı değildi. O, dinî değerleri yeren, ahlâksızlığı öne çıkaran müstehcen şiire karşıydı. Böyle şiirleri ezberleyen kimsenin ruhunu zehirlediğini kabul ederdi.
Reklam
“Bir kimsenin midesini irinle doldurup kendini zehirlemesi, hâfızasını şiirle doldurup rûhunu zehirlemesinden daha hayırlıdır.”
Tüm günahlar çirkindir; ancak bazıları bazılarından daha da iğrençtir. Zina da günahların en çirkinidir. Çünkü zina yatağı ifsat eder, nesli değiştirir. Hele kişinin komşunun karısıyla zina etmesi daha da çirkin bir durumdur. Sahiheyn'de geçen bir hadiste Abdullah b. Mesud (r.a) şöyle rivâyet eder: Peygamber'e (s.a.v) "Hangi günah en büyüktür?' diye sorduğumda: "Seni yarattığı halde Allah'a ortak koşman" buyurdu. Peki, ondan sonra en büyük günah hangisidir?' diye sorduğumda: "Geçim sıkıntısından korkup öz evladını öldürmen" buyurdu. 'Sonra hangisi' dediğimde: "Komşunun karısıyla zina etmen" buyurdu.(71) Mikdad b. Esved'den (r.a) rivâyetle Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Birinizin on kadınla zina etmesi, komşusunun karısıyla zina etmesinden daha hafiftir. Yine birinizin on evi soyması komşunun evini soymasından daha hafiftir." (72) Bu suçun bu kadar ağır olmasının sebebi Allah'a karşı gnah işlemenin yanında komşuluk hukukunun da çiğnenmesidir. 71 - Buhârî, Tefsir-u Furkan 2; Edeb 20; Müslim, İman 141-142; Ebû Dâvûd, 2310; Tirmizi, 3181. 72 - Buhârî, Edebu'l Mufred 103; Müsned, 6/8.
Sayfa 154Kitabı okudu
300.Seleme b. Ubeydullah b. Mihsan el-Ensâri'nin, babası Ubeydullah'tan (radıyallahu anh) naklettiğine göre, Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: "Kim malından emin, vücudu afiyette ve günlük yiyeceği yanında olduğu halde sabahlarsa, o kimse sanki dünyaya (bütün nimetlerine) mâlik olmuş gibi olur."
FÂSIKA SELÂM VERİLMEZ Abdullah ibni Amr ibni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi: “İçki içenlere selâm vermeyiniz!” Tâbiîn âlimi Hasan-ı Basrî şöyle dedi: “Fâsık olan birine itibar etmen, saygı göstermen gerekmez.” Tebe-i tâbiîn neslinden olan Ebû Ruzayk el-Medenî’nin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Abdullah ibni Abbâs’ın oğlu tâbiîn âlimi Ali,
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.