İnsanın iç yüzü ile dış yüzü arasındaki fark
El-Gafr, örtmek manasındadır.. Allahın kullar hakkında birinci örttüğü ve meydana çıkarmadığı şey, bedeninin, insan gözleri tarafından tiksinilecek ayıplandır. O ayıplar içeri de gizlenmiş ve yüzüne vurulmamıştır... İnsanın iç yüzü ile dış yüzü arasındaki fark cidden büyüktür. İkincisi;, bütün çirkin duygu ve temayül­lerin karargahı olarak kimse görmesin diye kalbi seçmiştir.. Eğer kulun hatırından geçen kötü duygularına, kalbindeki çirkefliklerine başkaları mutlak olacak olsalar ona hücum edip helak ederler. Allah onu bu durumdan da kurtarmıştır. İçindekileri dışa vurdurmamıştır.
Sayfa 88 - Ferşat YayınlarıKitabı okudu
Rahmet ve Merhametin Manası
Kalp yufkalığıdır.Sevdiklerimizden veya tanıdıklarımızdan birinin veya herhangi bir mahlûkun sıkıntı ve ızdırap içine düşmüş olduğunu öğrenince içimizde bir üzüntü duyar ve onun haline acırız.İşte merhamet ,kalbimizde böyle bir teessür ile başlar,bu tessürün tazyiki(baskısı) ile o zavallıyı sıkıntıdan kurtardığımız zaman,sona erer.Sade acımak kâfi değildir.Acıyı giderip ferahlık vermeye muktedir olmak da lazımdır.Filanca merhametlidir demek,acınacak hadiseler karşısında müteessir olur ,kederlenir demektir.Eğer o acıyı gidermeye gücü yoksa,sade kederlenmekle kalır,başka bir yardım yapmak elinden gelmez.Bu hal ise noksan bir merhamettir.Amma falanca merhametlidir,düşkünlere el uzatır,onlara yardım etmekten,iyilik yapmaktan zevk alır,demek,merhamet manasının tam bir ifadesidir. Şu halde merhamet,iyilik yapmayı istemek ve yeri gelince yapabilmek...
Reklam
“En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O hâlde O'na, o güzel isimlerle dua edin.”
Sayfa 56 - Araf/180
EL -MÜTEKEBBİR - Her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren
Büyüklük ve ululuk, ancak Allah’a mahsustur, varlığı ile yokluğu Allah’ın bir tek emrine ve iradesine bağlı bulunan kâinattan hiçbir şey bu sıfatı takınamaz. Yaratılmışlar içinde ilk defa kendini büyük gören İblis olmuştur. İblis’in izince giden, İblis tabiatlı insanlar da vardır ki, muvakkat bir zaman için Allah'ın kendisine ariyet olarak ihsan ettiği varlık, zekâ, bilgi, servet veya mevkii kendinin sanır da kibirlenir, varlık satar. Vah vah! Ne çirkin şey! Ah zavallı! Sen kendine ne kadar kıymet vermişsin. Halbuki kendi Önünü, sonunu düşünen bir insan kibir yapamaz. ..
EL -MÜTEKEBBİR
Sen de önünü sonunu şöyle bir düşün... Önün, idrar yolundan gelmiş bir damla murdar su; sonun da, iğrenç bir gövde. Seni sevenler, senin için can, baş feda edenler bile bu gövdeye tahammül edemezler ve hemen toprağa atarlar. Sonra hayatının her lahzasında yemeye, içmeye, teneffüs etmeye, uykuya, istirahate ve daha başka bir çok şeylere ihtiyacın var. Allah, senin muhtaç olduğun bu şeyleri kesiverse bunları kimden dileneceksin? Ve sen bunları dilenebilecek vaziyette iken, sana büyük görünmek asla yaraşmıyor, seni gülünç bir vaziyete düşürüyor.
EL- MÜTEKEBBİR
KİBİRLİ BİR İNSANIN HER ŞEYDEN ELİ BOŞ KALIR Kendini yüksek görmeye çalışmak hakikatte kendinin iflasına uğraşmak demektir. Çünkü tekebbür denilen haslet bütün feyizlerin, saadetlerin nefsimizde ve ruhumuzda yer tutmasına engel olur. ’ Bunun maddi temsil, gökten inen rahmet yüksek yerlerde durmaz, engin yerlere dökülür, üstelik o yüksek yerlerden geçerken oralarda bulunan ve yerden biten şeylerin büyümesine, kuvvetlenmesine, güzelleşmesine yarayan kıymetli ve kimyevi maddeleri de beraber sürükler, o engin yerlere döker. Bu suretle bütün feyiz ve bereket oralarda husule gelir.
Reklam
712 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.