Soförlük Yılları
Plakamda Arapça 'Prens Mehemmed Orhan' yazılıydı. Bir gün Bekaa Vadisi'nde müşteri taşıyordum. Yanlış yola mı girmişim, yasak yerde mi durmuşum, tam hatırlamıyorum. Polis görmüş, plakamı yazıp mahkemeye vermiş. Birkaç gün sonra Şutura-Zahle mahkemesinden celp geldi. Üzerinde 'El Burnus Mehemmed Adarhan' yazılı. Polis, 'Prens Mehemmed Orhan'ı böyle okumuş. Kalkıp gittik mahkemeye. Sıra bana geldi, hakim ismi zorla okudu. 'El Burnus' diye bağırdı, yanındakilere dudak büktü, 'Bu ne biçim isim' der gibi. Ben ayağa kalktım, 'Adımın doğrusu budur' dedim. Hakim, prensliğimin nereden geldiğini sordu, 'Hafid-i Sultan Hamid' deyince, elindeki kağıdı yırttı, mahkemeyi de tatil etti, 'Hadi yemeğe gidelim' dedi, beraber çıktık. Murat Bardakçı, Son Osmanlılar, Hürriyet Gazetecilik, İstanbul, 2006, s.21.
Karanlıkta kalmanıza gönlüm el vermedi hadi iyisiniz yine :)
"Ane gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz" sözünü bir çoğumuz yanlış biliyormuşuz. Ane bağdatta bir geçidin adıymış.
Reklam
Gönül köşkü
Ayrılık Gelmeden Git Sen kimsesiz bir gökyüzüne lâl bir dilin tüm sesiyle haykırması kadar sağır, karanlık sularda,bir âmânın gözlerini araması kadar kör; yani anlamsızlığa yeni anlamlar yükler gibi yalnızca yalnızlığa anlatıyorum kendimi... çıkmaza düşmüş şiirlerin koynunda bir uzun yol oluyor kalemden süzülen her harf her hece aklımın
Esma-ül-Hüsna...
- Allah(C.C.): "Eşi benzeri olmayan, bütün noksan sıfatlardan münezzeh tek ilah, Her biri sonsuz bir hazine olan bütün isimlerini kuşatan özel ismi. İsimlerin sultanı." 2- Er-Rahmân: "Dünyada bütün mahlükata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden." 3- Er-Rahîm: "Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda
Kimi zaman hiç uyunmamış geceler ertesinde, pazartesiler cuma oluyor, cumalar pazartesi. Aylar geçiyor, değişiyor mevsimler; hiç yaşanmamışlar gibi. Oysa ne çok sene birikti ardımda. Bilmiyorum ki, birikecek mi bir bu kadar daha? Ardıma dönüp bakıyorum da, dallarımı kıran rüzgârları bile affetmişim ama, bir kendime uzanamamış elim. Yastıklarım kuş tüyüymüş de, ağır gelmiş düşüncelerim. Biriktirdiğim keşkeler, ardımdan bile söylenmeye yetermiş. Bütün heveslerim, genellemelerin içinde yitip gitmiş. Oysa ne çok cümlem vardı benim. Her şeye inat, yüreğimi ısıtan ne çok hayalim. Biliyorum, bu kadar kırılgan olmayı kaldırmıyor hayat. Her tökezleyişte kendi içine saklanınca, sıvazlamıyor sırtını. Pencere önü çiçekleri değiliz ki, anlayışlı bir el alıversin bir çırpıda içeri. Hadi aldı diyelim, gün ışığı olmadan ne kadar yaşanır ki? Ahmet Haşim
Alıntı
Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu. Soygunculardan biri bankadakilere bağırır: “Kımıldamayın. Para devletindir, ama hayatınız sizindir.” Herkes sessizce yatar… *Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır. Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…* Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada… Soyguncu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.