Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyetini korumak, hem zulümün insanlığa el koymasına mani olmak için.
Rabb Teâlâ'nın isimleri, Onun kemâl sifatlarına delalet eder. Bu isimler sifatlardan türetilmiştir. Bir kısmu isimleri, diğer kısmı da sıfatlarıdır. Bundan dolayı da güzel isimler (esmâ-i hüsnâ) olmuşlardır. Zira bunlar birtakım manasız lâfizlardan ibaret olsalardı, güzel olmazlardi, medh ve kemâle de delâlet etmezlerdi. Yine böyle olsaydı Gazab ve intikam isimlerinin rahmet ve ihsân makamında bulunması câiz olurdu. Bunun aksi de vârid olurdu. Bu durumda meselâ, "Ey Allahım! Ben kendime zulmettim, beni bağışla; zira sen Müntakimsin (intikam sahibisin). Ey Allahım! Bana ver, sen zarar veren ve mâni' olansın." demek gerekirdi ki bunun yersizliği açıktır.
Reklam
Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyetini korumak, hem zulmün insanlığa el koymasına mâni olmak için.
Diriliş YayınlarıKitabı okudu
Gökbörü’nün İzinde Gökbörü’nün İzinde Gökbörü’nün İzinde Kadim Türklerin Topraklarında Gökbörü’nün İzinde
Sayfa 193Kitabı okudu
Resûl-i Ekrem sahâbîlerine şöyle anlatmıştır: "İsrailoğulları arasında dinden sapma ilk defa şöyle başladı: Bir adam başka bir adama rastlar ve 'Bana baksana, Allah'tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket, çünkü bu sana helal değildir derdi. Ertesi gün, o adamla aynı işi yaparken tekrar karşılaşır ve o kişiyi yaptığı kötü işten alıkoymadığı gibi, onunla yiyip içmekten ve beraber olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca, Allah Teâlâ kalplerini birbirine benzetti." Hz. Peygamber bu sözlerinin ardından Mâide sûresinden, içinde "Yaptıkları fenalıklardan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı" (el-Mâide 5/79) âyetinin de yer aldığı 78-81. âyetleri okumuş, daha sonra sözüne şöyle devam etmiştir: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrailoğulları'na lanet ettiği gibi size de lanet eder" (Ebû Dâvûd, "Melähim", 17; Tirmizî, "Tefsirü'l- Kur'ân", 5/6, 7; İbn Mâce, "Fiten", 20). "
Sayfa 90 - 4. Cilt
Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyetini korumak, hem zulmün insanlığa el koymasına mâni olmak için.
Sayfa 53 - Diriliş yayınları, 47. BaskıKitabı okudu
Reklam
Ahh Filistin der susarım:(
Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyetini korumak, hem zulmün insanlığa el koymasına mâni olmak için.
Sayfa 53 - Diriliş Yayınları 123. BaskıKitabı okudu
Fethi Okyar, Babıâli’nin, Kiliseler Kanunu ile Yunan Kilisesi ile Bulgar Eksarlığı’nın aynı dini makama bağlılıklarına imkân veren yasayı kabul ettiğini duyunca da Sultan Abdülhamid’in başını iki eli arasına alıp; “Eyvah! Şimdi Yunanlılarla Bulgarların el ele üzerimize çullanmalarını bekleyin... Ben bu birleşmeye otuz sene bin bir bahane ve sebep ile mani olmuştum” dediğini aktarmaktadır.
II. Abdülhamid'in Kiliseler Kanunu'na tepkisi
Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyeti korumak, hem zulmün insanlığa el koymasına mâni olmak için.
Said Nursi'nin medrese hayatı
Ciddi bir şevk ile tahsili gözüne aldı ve bu niyetle nahiyeleri İsparit Ocağı dahilinde bulunan Tağ Köyünde Molla Mehmed Emin Efendi'nin medresesine gitti fakat fazla duramadı. Hâle-i fitriyeleri icabı, daima izzetini koruması ve hatta amirâne söylenen küçük bir söze dahi tahammül edememesi; medreseden ayrılmasına sebeb oldu. Tekrar
Sayfa 28 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
AHMAKTAN KAÇIYORUM
Hazret-i Îsâ, sanki kendisini bir aslan kovalıyormuş gibi canhıraş bir şekilde kaçmaktadır. Adamın biri, bu hâle hayret ederek ardından koşar ve seslenir: “–Hayrola, ürkütülmüş bir kuş gibi çırpına çırpına niçin ve nereye kaçıyorsun? Arkanda kimse yok ki!” der. Îsâ -aleyhisselâm- o kadar hızlı koşmaktadır ki, acelesinden adamın suâline cevap
İnançsız toplumların merhameti yoktur. Hem, müslüman toplum, neden inançsız toplumların merha- metine muhtaç olsun? Asıl inançsızlardır ki, müslüma- nın merhametine muhtaçtırlar. Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyetini korumak, hem zulmün insanlığa el koymasına mâni olmak için. Müslüman, inançsızdan evvel davranıp eşya ve tabiat kuvvetlerine hâkim olmalı, sahip çıkmalıdır. Allah'ın halifesi olarak, bu, onun ödevidir.
Sayfa 53 - Diriliş yayınlarıKitabı okudu
Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyetini korumak, hem zulmün insanlığa el koymasına mani olmak için.
Ya Rabbi! Yükselt bizi, süretten hakikate, hakikatten fazlına, fazlından muhabbete çıkar. Terakkiye mâni olacak her engelden muhafaza eyle. Tez yatmayı, tez kalkmayı nasib eyle. Helâl rızık nasib eyle. Amîn!
Sayfa 21 - Ahıska Yayınevi - 1. Cilt
Birilerinin, 'delili söylesem anlar mısın? ve avam halk delilden ne anlar' veya buna benzer bir şey söylemesi seni delil sormaktan alıkoymasın. Rasulullah (s.a.v) in '...İnsanların heybeti hakkı bildiğiniz vakit söylemekten asla size mani olmasın...' Buyruğuna uyarak, hocalarımız ve alimlerimiz, ne kadar bilgili olurlarsa olsunlar onların ilimleri ve heybetleri onlara en tabi hakkımız olan delil sormamıza asla mani olmamalıdır.
Sayfa 8
1.085 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.