Farkın Anlamı Sorumluluğundadır Bir yazar, öğrenim gördüğü fakültenin dekanıyla aynı fakültede görevli bir hizmetlinin günün sonunda fakülteden beraber çıktıklarına, dertleşerek beraberce yürüdüklerine şahit olduğunu ve bunu yıllardır unutamadığını yazmıştı. Bunu okuduğumuzda çok üzülmüştük; bu kadar doğal bir manzara, değil bir hafızada yer etmek, fark edilmemeliydi bile. Herkesin herkesle yalnızca “statü” vasıtasıyla ilişkiye geçtiği bir yerde, çok ağır bir sosyal buhran yaşanmakta olduğu muhakkaktır. Farkların, üstünlük derecesi olmadığını öğreten bir eğitim sisteminden yoksun toplumlarda, insanlar sahip oldukları nimetler oranında kabul göreceklerinden, herkes hak etmediği imkânlar peşinde koşacaktır. Bu tür toplumlarda el etek öpmek, dalkavukluk yapmak fayda sağlamaktadır. Yüksek imkânlar çekişmesinde fazilet daima ezilmiş, neredeyse başını kaldırmaya mecali kalmamış ve belki de artık susmuştur. Görev, görevliyi değerli ya da değersiz yapmaz. Rütbenin anlamı, kullanıldığı imkânlarda değil, rütbenin verdiği görevlerle kurulacak ilişkinin kalitesinde saklıdır. Rütbede “Albay” sorumluluğuyla “Teğmen” olunursa “Alay Sancağı” tehlikededir. İnsanların, sahip oldukları imkânlara göre bir değerlilik sıralamasına sokulmasının yanlış ve haksız olduğunu kavrata-mayan ve benimsetemeyen bir sürece, ne denirse densin, eğitim denemez. Herkesin herkesle yalnızca “statü” vasıtasıyla ilişkiye geçtiği bir yerde, çok ağır bir sosyal buhran yaşanmakta olduğu muhakkaktır.
ATATÜRK'ün ANNESİ ZÜBEYDE HANIM Atatürk'ün 24 yıllık yaveri Cevat Abbas Gürer'in anılarından alıntılarımdır.. "Bayan Zübeyde, uzun yıllardan beri oğlunun hasretine katlanmak mecburiyetinde kalmıştı. Bilhassa Erzurum Kongresi'nin yapılmasından sonra ihanet timsali Vahitdettin tarafından idama mahkum edilen Mustafa Kemal'in akıbetini
Reklam
Şarkıcı nasıl söyler şarkısını, Dudakları dikilmişken efendim? Bir Arap şairi ölünce bugün Kim dua eder O’na? El öpmez benim şiirim Doğrusu sultanlara düşer Şiirimin ellerini öpmek! Dostlarım Başkaldırmıyorsa,nedir ki şiir? Azgınları ve azışları devirmiyorsa,nedir ki şiir? Zamanda ve mekanda Sarsıntı yapmıyorsa, nedir ki şiir? Kisra Nuşirevan’ın başındaki tacı Yere çalmıyorsa, nedir ki şiir? Bunun için çekiyorum isyan bayrağını Şu ana kadar gündüz nedir bilmeyen milyonlar adına. Nizar Kabbani
Şerefi makam, mevki ve dünyalıklarda aramak şeref midir? Ya da şöyle soralim: Mevki sahibi veya şerefli kişilerin yanında poz verip el etek öpmek insana şeref kazandırır mı?
'Yine halife Hişam, devrinin büyük ilim adamı Tâvûs bin el-Yemânî'yi huzuruna çağırmıştı. O din büyüğü ve gönlü duru Tâvûs, halifenin huzuruna girdi. Girdi ya, alışılmış ve âdet hâline getirilmiş hareketlerden hiç birini yapmadı. Ayakkabılarını bir kenara koydu ve: —Ey Hişam, dedi, Allah'ın selâmı üzerine olsun! Sonra izin
Sayfa 495 - Mustafa Necati BursalıKitabı okudu
Gitti huzurum, Ağırlaştı yüreğim. Bulamayacağım onu bir daha Bir daha asla. Onun bana ait olmadığı yerde Mezar da, Bütün dünya da
Sayfa 144 - İthakiKitabı okudu
Reklam
Geri165
657 öğeden 651 ile 657 arasındakiler gösteriliyor.