Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Günaydın - Roj baş
Gör ki bana ne ettiler/ Elazığ Cezaevinde/ Tutup hücreye attılar/ Elazığ Cezaevinde// Bilmem ki bu nasıl kindi/ Gökten zulüm yere indi/ İnsanlık hakkım çiğnendi/ Elazığ Cezaevinde// Ayaklarımdan astılar/ Yüzlerce sopa bastılar/ Saçımı kökten kestiler/ Elazığ Cezaevinde// Gidiyorum adım adım/ Halkım içindir feryadım/ Pir Sultan'ı ha­tırladım/ Elazığ Cezaevinde// Kul Ahmet'im yandı içim/ Dostlarla ayrıldı göçüm/ Hak istemek idi suçum/ Elazığ Cezaevinde. "
ORCİK NE DEMEK?
Elazığ'da bir kadının yöresel ürünler satan bir iş yerinden orcik çalması güvenlik kamerasına yansıdı. Durumu polis ekiplerine bildirmeyen işletme sahibi İrfan Açıkoğlu, "Yaşanan olayda kadının belki parayı unuttuğunu ve geri getireceğini düşünmüştüm fakat geri getirmedi. Gelip bana param yok deseydi ben kendim onu ikram ederdim." dedi. Haberde geçen "orcik" kelimesinin anlamı parantez içinde verilmiş ancak burada paylaşmadım. TDK'nin sözlüğünde de bu kelime var. Bilenler parmak kaldırsın.
Reklam
Deprem
Her depremden sonra: “ Allah sonumuzu hayır etsin, rabbim bizi felaketlerden korusun, Allahım yere sakinlik ver, Allahım bizleri koru” vs Orta Çağ Avrupa’sına has olan bu tür söylemleri gördükçe deliriyorum. Sizler dinin ve Allahın en büyük düşmanlarısınız. 4 yıl kadar Malatya Afad’a görev almış biriyim. 1999 depremini, Malatya’nın kendi
Sivas-Kayseri savaşından önce Sivas-Erzurum savaşı vardı :)
Erzurum Askerî Lisesine gittiğimizde Doğu Anadolunun Sivas, Elazığ gibi yerlerindeki başka ortaokullardan öğrenciler de gelmişlerdi. Birinci sınıfta birbirimizi yadırgamıştık. Erzurum ortaokulundan gelenler / kendilerini ev sahibi sayarlar ve sert bir iklimin çocukları olduklarından daha kabadayı görünürler, Sivaslılar da onlardan geri kalmak istemezlerdi. Bir gün akşam yoklamasından sonra iki taraf kavgaya tutuşmuşlar, bahçedeki odun yığınlarından birer sopa kaparak birbirlerine saldırmaya başlamışlar, subaylar yetişip bunları ayırmıştı. Bir jimnastik öğretmeni vardı. Kısa boylu, külhani kıyafetli fakat oldukça sempatik bir yüzbaşı. Adı öğrenciler arasında «Ahmetçik» idi. O gece nöbetçi olduğundan öğrencileri sorguya çekmişti. Ben de sınıfın çavuşu olduğum için aralarında bulunuyordum. Bir Sivaslı öğrenciye kavganın sebebini sormuş, Sivaslı, Erzurumlunun anasına sövdüğünü söylemişti. Ahmetçik ona: «— Ulan senin anan çok uzaklarda, kaç günlük mesafede. Onun anası ise burada yanıbaşında...» demesin mi? Gülmemek için dudaklarımı ısırmıştım.
Türklerin Anadolu'ya Gelişi
Türkler, Anadolu'da, Türkiye Selçuklular'nın yanı sıra bir takım beylikler de kurdular. Artuk Bey'in oğulları Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da (Diyarbakır - Mardin - Elazığ - Hasankeyf) ; Saltuk Bey, Erzurum'da; Danişmend Gazi, Sivas - Amasya - Tokat ve Mengücek Gazi de Orta ve Doğu Anadolu'da ( Erzincan - Divriği) Kendi beyliklerini kurarak, o bölgelerin Türkleşmesini sağladılar. Ancak bunların hiçbiri fazla büyüyemedi ve bu beylikler zamanla Türkiye Selçukluları tarafından ilhak edildi.
Elazığ, Bir ilkokul / 1911
Reklam
6 Şubat’ta, Osmanlı’nın eski Stockholm Büyükelçisi ve Osmanlı bürokrasisinin yıldız isimlerinden, âyan üyesi Kürt Şerif Paşa, birdenbire sahneye Kürt heyeti başkanı olarak çıkıp İngilizlerin telkiniyle Diyarbakır, Harput(Elazığ), Bitlis vilayetleri ile Musul ve Urfa’yı kapsayan bir Kürt devleti istedi….. ……26 Şubat’ta Ermeniler “Büyük Ermenistan” istedi. Bu devlet; Adana, İskenderun, Maraş, Kozan, Osmaniye, Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbakır, Harput, Sivas, Trabzon ve Rusya Ermenistanı’nı kapsıyordu. Aharonyan’ın heyeti, “Erivan Ermeni Cumhuriyeti”ni, Bogos Nubar’ın heyeti bütün Ermenileri temsil ediyordu. İngilizler, Kürt ve Ermeni haritalarının çakışmasından doğacak anlaşmazlıkların kendi planlarını aksatmasını önlemek için Kürt Paşa ile Bogos Nubar arasında bir antlaşma yapılmasını sağlayacak, böylece ortaya Artvin'in Kürdistan sınırları içinde yer aldığı ilginç bir harita çıkacaktır.
Diyarbakır, Bitlis, Elazığ illerinde, İstanbul'dan yönetilen Kürt Teali Cemiyeti vardı. Bu derneğin amacı, yabancı devletlerin kanadı altında, bir Kürt hükümeti kurmaktı.
Kesik başları teşhir hanesi
Kendisi halen Elazığ'da yaşayan yaşlı bir hocaefendi (ismini ilk kez burada açıklıyorum: Vehbi Nazarlı Hocaefendi) yaptırdığım bir bant kaydında birer belge değerinde bilgiler vermişti. Sohbetin bir yerinde şu dehşet verici hatıralarını adeta yeniden yaşarcasına anlatmış: 1942'de Kayseri'de okuyordum. Bizi silah altına alıp Çukur
Sayfa 269 - TimaşKitabı okudu
1934 yılında halkevi sayısı sekseni bulmuştu. 19 Şubat 1934 tarihinde, ikinci kuruluş yıl dönümün- de, Başbakan İsmet İnönü bir konuşma yaparak, elli beş halkevine ek olarak Adapazarı, Amasya, Beyazıt, Bergama, Bitlis, Çorlu, Elazığ, Erzurum, Iğdır, Kula, Maraş, Mardin, Milas, Mudanya, Muş, Sandıklı, Siirt, Silvan, Ünye, Ürgüp, Ödemiş, Uşak, Urfa ve Uzunköprü Halkevleri'nin açılışını müjdeledi. Başbakan, Halkevleri'nin geleceğin Türkiye'sinde oynayacağı önemli role bütün vatandaşların hazır olması gerektiğini, vatanseverliğin Halkevleri için yön göstereceğini, halkın yüksek karakterli olarak yetiştirilmesini Halkevleri'nin gerçekleştireceğini ve bunun Atatürk'ün başlıca hedeflerinden biri olduğunu, bilimsel alandaki gelişmelerin olumlu yönlerini Halkevleri'nin vatandaşlara göstereceğini, bilimin yanı sıra güzel sanatlara önem verilmesinin de vatandaşların yetiştirilmesinde önemli rol oynayacağını, Türklerin bilim, kültür ve spor çerçevesi içinde yetiştirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Sayfa 23 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Kırdki, Zazaki veya Dımıli (Dımılki) adlarıyla bilinen lehçe: Bu lehçe Türkiye sınırları içinde kalan Kürtlerin bir bölümünce konuşulur. En çok konuşulduğu yerler, Dersim, Bingöl, Elazığ, Diyarbakır, Erzincan, Siverek ve Varto’dur. Bu lehçenin en çok konuşulan iki şivesi, Dersim şivesi ile Bingöl-Diyarbakır-Siverek şivesidir.
Coğrafya da bu inkâr fırtınasından yakayı kurtaramadı.
Yer isimleriyle öylesine oynandı ki, bugün normal bir vatandaş Elazığ'ı SultanAbdülaziz'in kurduğunu fark edemez durumdadır (aslı Mamuretü'lAziz olan şehrin ismi halk arasında Elaziz diye telaffuz edilirkenAtatürk tarafından bugünkü haline getirilmiştir).
Beni hiç bilmesinler Adam gibi sevmeyi bilmeyenler Kalemim, sazım ve tetik parmağım emrine amededir Ve Malatya'yı, Elazığ'ı, Ankara'yı Ve İstanbul’u, Antalya'yı Senin uğruna yıktım Seninle başladığım savaştan ben tek tabanca çıktım Kalbimin en dingin yeri acıyor şimdi Yaktığım şiirlerimin hepsi senin içindi Şiddetli bir aşkla vuruyorum şimdi kendimi Seni incitmeden senin uğruna
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.