Vücud ve iç
Beden formuna ben dediği an.
Kendini yaşamdan ayırdı insan.
Vücudun yerine denilir mekan.
Form yaranmasına söylenir zaman.
Cisime göredir zaman ve mekan.
O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Ne zaman Şermin Yaşar okusam ağlıyorum. O kadar bizden yazıyor ki, o kadar bizden duygular ki. Eminim bu hikayeye benzer var olan öyle hikayeler var ki. Ama yalan işte elbet bir gün yolunu bulup ortaya çıkıyor. Bazen gerçekler iyi geliyor, gerçekleri duymak gerekli…
“Elbet bir gün, bütün çiçekler beyaz açar
Hür ve mes'ut bir şarkı halinde
Penceremizden uzanır nur.
İstediğimiz şekilde doğar gün,
Dilediğimiz gibi yağar yağmur.”
unuttuklarınızı soruyorum
hiç hatırlamak istemediklerinizi
teninize iz bırakanları
ve izinizi taşıyan tenleri
görmesenizde sezdikleriniz var mı sizin
unutmasanız da unutur gibi yaptıklarınız
Sevgilime İftira
Dudaklarından kalkarken boynun kurcalar beni
bir yanımı kara çıbanlara saldılar,ıslak
bir yanım hiç ayrılmamıştır,gümeçlerde saklıdır
ondan ki nefret içinde omzunu okşuyorum
ama bana şimdi gerçekten zor gelen şey
bir grevin çocuklara kazınmış izlerini hatırlamak
sözlerimi etime bastırıyorum
içimde çalılıkları yaran bir
Elbet bir gün, bütün çiçekler beyaz açar
Hür ve mes'ut bir şarkı halinde Penceremizden uzanır nur.
İstediğimiz şekilde doğar gün,
Dilediğimiz gibi yağar yağmur.
...
Herkes gibi biz de doyasıya yaşarız hayatı
Yıldızlar dilimizle konuşur.
Elbet bir gün, bizim de sevgilim
Köyümüzde beyaz badanalı bir evimiz olur...
Gözleri parmağındaki yüzüğe kaydı ardından "Benim bileklerimde kelepçeler var, sevgili avukat ve elbet bir gün çıkar," dedi. Gözleriyle yüzüğümü işaret etti. "Ama görüyorum ki senin de ruhun kelepçeli. Hangimiz daha berbat durumdayız iyi düşün."
Kaşlarım çatıldı ardından elimi aşağıya indirerek "Küstah, saygısız, terbiyesiz herif," dedim hiddetle.
Sırıtıp "Sayılır," dedi ardından çenesiyle elimi işaret etti. "Yüzüğün ağır geliyorsa bana ver, onu eritip anahtar yapar, kelepçelerimi öyle çıkarırım. Göz kırptı. "En azından daha önemli bir işe yarar.
Bir yerde okumuştum, şey diyordu;
"İki insan birbirini gerçekten severse; araya ne kadar zaman girerse girsin, kimlerle neler yaşarsa yaşasınlar, elbet bir gün yeniden karşılaşırlar. Ya birbirlerini affederler, çok sevdiklerinden; Ya da asla affedemezler, yine çok sevdiklerinden…
Ben sana gelmem, sen de bana gelmezsin. Ama bu şehir bizi bir sokakta, İlla göz göze getirir...
yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman
şuramızda bir şey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde hayat
hem acıya, hem acıya benzer
gün ölümle başlatıyor hayatı
her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor