Mutlu Prens
Ertesi sabah erkenden Belediye Başkanı, Belediye Meclisi üyeleriyle birlikte aşağıdaki alanda dolaşıyordu. Sütunun önünden geçerken başını kaldırıp yontuya baktı, "Vay, Mutlu Prens'e ne olmuş böyle?" dedi. Her zaman Belediye Başkanı'nın söylediklerine uygun söz söyleyen meclis üyesi de, "Sahi, ne kılığa girmiş?" diye haykırdı; ikisi de, bakmak için yontunun altlığına çıktılar. Başkan, "Kılıcının yakutu düşmüş, gözleri gitmiş, artık altınlığı da kalmamış; dilenciden biraz iyi durumda..." dedi. Üyeler de, "Ya, dilenciden biraz iyi durumda" dediler. Başkan, "İşte ayaklarının dibinde de bir kuş ölüsü!" diye sürdürdü konuşmasını, "Doğrusu kuşların burada ölmesine izin verilemeyeceği konusunda bir buyruk çıkarmalıyız." Belediye yazmanı bu düşünceyi hemen yazdı. Bunun üzerine Mutlu Prens'in yontusunu yıktılar. Üniversitede sanat profesörü, "Artık güzel olmadığına göre, yararlı da değildir," dedi. Sonra yontuyu fırında erittiler. Başkan, madenle ne yapmak gerektiğine bir karar vermek üzere meclisi topladı; "Elbette başka bir yontu yaptırmalıyız," dedi, "Bu da ancak benim kendi yontum olabilir." Meclis üyelerinin her biri, "Benim yontum, benim yontum!" diye kavgaya tutuştu. Son işittiğim zaman hâlâ kavga ediyorlardı.
"Bu işlerle hiç ilgilenmeyen ben bile biliyordum ki, cezaevinde intihar,tartışmalı bir konuydu. O baskıcı yasalara göre bile ceza verilemeyecek,haklarında bir suç kanıtı bulunamamış muhaliflerin,cezaevlerinde öldürüldükten sonra intihar ettiklerinin açıklandığı duyuyordum. Elbette gerçekten intihar edenler de oluyormuş. O koşullarda yaşamaktansa..."
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
584 syf.
10/10 puan verdi
İngiliz şair , romancı ve eleştirmen Robert Graves 'in bu eseri , birinci kitap olan Ben, Claudius'un devamı niteliğinde ve yine Claudius anlatıyormuş gibi kaleme alınmış. İlk kitapta Augustus,Tiberius Caligula anlatılırken , bu ikinci kitapta tamamen Claudius'un apar topar gelen ünvanı ve sonrasında yaşanan olaylara yer veriliyor. Claudius aracılığıyla Roma'nın skandallarla, şiddetle dolu bir döneminede geziniyoruz okuma boyunca. Caligula'nın öldürülmesinin ardından , iradesi dışında imparator ilan edilen Caludius'un hikayesi zaman zaman kullanılan mizahi anlatımla okuyucuya keyifli bir yolculuk sunuyor. Yazar ,gerçek olayları kurgularken , eserin tarihsel gerçeklerle uyumlu olmasına özen göstermiş. Hayatta kalışı zararsız bir gerizekalı olmasına bağlanan ( soytarılık bile yaptığı düşünülürse bence hayli zekiymiş ) Claudius'un, şaşırtıcı derecede başarılı imparatorluk dönemini ,ordunun ve halkın sadakatini kazanışını , ve elbette iktidarın olmazsa olmazı ihanetlerini , komplolarını keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. Meraklılarına önerebileceğim eserin sayfa kalınlığı gözünüzü korkutmasın. Okuduğunuz satırlar sayfa sayısına takılmadan sürüklüyor peşinden. Her iki kitap mükemmel anlatım ile kurguyu yaşatıyor yani. Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Sevgiler , kitapla kalın.
Tanrı Claudius
Tanrı ClaudiusRobert Graves · Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları · 2022189 okunma
·
Puan vermedi
Korku, acı ya da heyecan gibi duyguların tetiklediği bazı durumlar vardır. Zaman durur, etraftaki her şey, hatta dünya durur. Tüm bu durgunluğun içinde belki de çok kısa süre sonra varlığı sonlanacağı için dehşete düşen zihin ise olağanüstü bir hızda çalışmaya başlar... . . Ödenebilecek bedel zaten ödendi. Sanılmasın ki artık alevden korkar
Kapı
KapıYaşar Özdemir · Feniks Kitap · 202336 okunma
Annem ... ..... ..... "Hayat kaybetmek üzerine kuruludur," derdi. Doğduğumuzda hepimizde olan masumiyetin kaybı, sevdiğimiz insanların kaybı; sağlığımızın, fiziksel becerilerimizin ve en sonunda, elbette hayatlarımızın kaybı... Her zamanki gibi haklıydı.
Sayfa 322 - Yabancı YayınlarıKitabı okuyor
Ben de eskiden, şu zenginler —ama çok zenginler— servetlerinin küçük bir parçasını da neden bana vermezler? Neden böyle sürünüp dururum? diye içimden onlara itiraz ederdim. Elbette albayım: Önce, suyu hakettiğimi göstermeliyim. Kâğıtları biriktirdiğimiz gibi, heyecanlarımızı da biriktirmeliyiz bundan sonra albayım.’
Sayfa 309Kitabı okudu
Reklam
Bazı sorunlar yaşamıştım elbette; ama mutsuzluğumun -hele bu ölçüde bir mutsuzluğun- herhangi bir nedeni yoktu.
Sayfa 18
Rum
‌ فَسُبْحَانَ اللّٰهِ ح۪ينَ تُمْسُونَ وَح۪ينَ تُصْبِحُونَ Öyle ise akşama girdiğinizde, sabaha kavuştuğunuzda, Allah'ı tespih edin. Rum 17 ‌ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَعَشِياًّ وَح۪ينَ تُظْهِرُونَ Göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah'ı tespih edin. Rum
Tan ve Yeni Dünya gazetelerinin yakılıp yıkılmasından sonra yazılan şiir..
"Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, Akarsuyun Meyve çağında ağacın, Serip gelişen hayatın düşmanı. Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına : -çürüyen diş, dökülen et- bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler, Ve elbette ki, sevgilim, elbet, Dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, Dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: İşçi tulumuyla, bu güzelim memlekette hürriyet. " Nazım Hikmet RAN
"Yarına kalmak" için yazan,
yarının büyük bir şairi, yazarı olacağına inananlar vardır elbet. Ama bu büyüklük, onun görebileceği, alkışların sesini duyabileceği bir olgu değildir. Duyduğu alkış, sadece gününün alkışıdır. Yarını yapacak olan insanlar, yarının insanlarıdır, onların değer yargılarıdır. Sanatçı, geleceğin okurunu, geleceğin "beklenti ufkunu" bilemez. Yarına ilişkin umutlar ve değer yargıları üretmeyi elbette ki öngören kişi, sadece "önerir", onların yerleşip yerleşmeyeceğini bilmez" Ahmet Oktay, Gizli Çekmece, s. 300
Reklam
7/Araf Suresi
189. O, sizi bir tek nefisten yarattı ve kendisi ile sükunet bulsun diye ondan eşini var etti. Eşini sarıp örtünce, eşi hafif bir yük yüklendi. Bir müddet böyle geçti. Yükü ağırlaşınca her ikisi de Rabb'leri olan Allah'a: "Eğer bize salih bir evlat verirsen elbette Sana şükredenlerden olacağız." diye dua ettiler. 190. Fakat onlara, salih bir evlat verince; kendilerine verilen şeyde ona ortaklar koşmaya başladılar. Allah, onların ortak koştukları şeyden yücedir. 191. Hiçbir şey yaratamayan, aksine kendisi de yaratılmış olan şeyleri mi ortak koşuyorlar? 192. Oysa onlar, ne onlara yardım edebilirler ne de kendilerine yardım edebilirler.
Hûd Suresi
56. Hiç kimseden korkum yok! Çünkü ben, benim de Rabb'im, sizin de Rabb'iniz olan Allah'a dayandım. Kâinâtta Allah bütün varlıkları alnından tutar ve emrine boyun eğdirir. Hepsinin kaderini tayin Allah'ın elindedir. Her şey, her an O'nun koruma, gözetim ve denetimi altındadır. Elbette Rabb'im, dosdoğru bir yoldadır. Yaptığı her iş doğru, verdiği her hüküm âdildir. Dolayısıyla, doğrulardan yana olanları ödüllendirecek, zâlimlere de hak ettikleri cezayı verecektir."
İnsan, dünyayla kurduğu rabıtayı kendi ihtiyaçları üzerinden anlamlandırıp neyin lüzumlu, neyin lüzumsuz, neyin zarif, neyin kaba, neyin akıllıca, neyin aptalca olduğunu öyle saptıyordu. Oysa dünya elbette hiçbirimizin etrafında dönmüyordu.
Sayfa 314 - Hep kitap yayınlarıKitabı okuyor
"Ey Rabbimiz! Bize peygamberlerin vasıtasıyla vaadettiğin (sevab)ı ver, bizi kıyamet gününde rezil etme! Elbette sen, sözünden asla dönmezsin."(derler)
Sayfa 74 - Âl'i İmrân Sûresi, 194.ayet
Mu'cizü'l-Beyan'ın şiddetli, kuvvetli ve tekrarlı binler âyâtıyla, belki sarihan ve işareten onbinler defa dâva edip haber veren ve sarsılmaz kat'î delillerle, şüphe getirmez hadsiz hüccetleriyle, hayat-ı bâkiyeyi kat'iyyetle müjde ve saâdet-i ebediyeyi ders vermesi, elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya mânevî bir kıyamet başlarına kopmazsa; İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere'nin Kur'ân'ı kabul etmeğe çalışan meşhur hatipleri ve Amerika'nın din-i hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi rûy-i zeminin geniş kıtaları ve büyük hükûmetleri Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan'ı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar. Çünkü; bu hakikat noktasında kat'iyyen Kur'ân'ın misli yoktur ve olamaz ve hiçbir şey bu mu'cize-i ekberin yerini tutamaz.
Sayfa 58 - On Üçüncü Söz'ün İkinci Makamı'nın Zeyli/Leyle-i Kadirde İhtar Edilen Bir Mesele-i MühimmeKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.