Elbette ki, küfrün mayası şifasız bir ahmaklıktır.
Bir gün kendisine çok bağlı olduğum, bugün Allahın rahmetine kavuşmuş bulunan bir büyük veli, inanmanın kuvvetini anlatırken: "- İnan da istersen bir odun parçasına inan!" Demişti bana... İyisi ve kötüsü, ulvîsi ve süflîsiyle (aksiyon), mutlaka inanmanın eseri... Elbette anlamak lâzımdır ki, odun parçasından murat, inanmanın mücerret kuvvetini göstermektir. Ondan sonra inanma, yerini bulunca tıpkı anahtarla kumdaki yuvası gibi İslâm'ın içine oturur, yalnız orada mücerret keyfiyetiyle uygunluk belirtir.
Reklam
Allah’ın tecellileri hiçbir hesaba gelmez. Elbette kapılar açılır ve günü gelir herşeyin.
..sabaha kadar ağlayalım, halimize bir çare düşünelim; Allah ihsan eder elbette... Yeter ki, yan yana istemeyi, ağlamayı bilelim...
Mektup
İbadetin hakikati, benliğini kaybetmek, Allah'ın azametinden titremek, yalvarmak ve kırık dökük olmaktır. Bu mânalar, gönülde, ilâhî azameti taraf taraf görmekle doğar. Bu saadet, aşk ve muhabbete bağlıdır. Aşk ve muhabbetin zuhuru ise evvellerin ve âhirlerin Efendisine uymakla kabildir. Uymak da uymanın yolunu bilmeğe bağlıdır. Elbette ki, din ilimlerinin varisleri olan âlimlere el uzatmak gerek...Fakat din âlimliğini dünya kazancına vesile edinen ve makam sahibi olmaktan başka hırsı bulunmayan âlimlerden uzak durmak şartiyle... Ve o dervişler ki, raksederler, musikî dinler ve ne verilirse kabul ederler, onlardan da uzaklaşmak lâzım...Sünnet ve cemaat ehli itikadına zıt tevhit ve fikir dinlemekten de perhiz etmek şart... ilim tahsilini de, Allah'ın Resûl'üne uymanın bir zarureti olarak yerine getirmek icap eder. Vesselam...
Sayfa 434 - Büyük Doğu Yayınları, 12. Basım / Şubat 2020Kitabı okudu
HUSREV- (Aynı sabit gözlerle ve bir fikri sabit edasıyle...) Osman! OSMAN - Efendim, beyim ? HUSREV - Allah var mi? OSMAN - (Korkmuş, incinmiş) Elbette var, elbette var. HUSREV - Ne biliyorsun? OSMAN - (Âdeta isyankâr) Bilmez miyim? Biliyorum. HUSREV- Göster öyleyse! OSMAN - Gösteremem. Fakat var. HUSREV - Osman! Ben de gösteremem. Fakat bence de var. (Bir an, başı teessürle göğsüne düşen Osman'a bakar.) Sorsana niçin diye? OSMAN - (Hıçkırıklı) Niçin efendim? HUSREV - Görünmediği için. Görünen şeylerden olmadığı için.
Husrev-OsmanKitabı okudu
Reklam
675 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.