Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kibir zirvesinden dibe inmedikçe Ta zillet zeminine erişmedikçe Yol giden salik olamaz tarikatta Götürmezler hakikat ma'sarasına Bu şekilde elden ele aktarılır O, mertebe mertebe öteye varır
Sayfa 317 - Dara YayınlarıKitabı okudu
Beni tanıyor musun sahi, Ya da beni ne kadar tanırsın ki sen Hangi karanlık geceyi paylaştın benimle söyler misin Hangi acılarımla harman oldun Kaç damla gözyaşımı sildin ellerinle Başını yasladın mı göğsüme benim, “Üzülme, geleceğim” dedin mi “gözlerimin içine bakıp” Beni tanıyormuş! .... Hadi canım! .. *** Beni tanıyor musun sahi, Ya da beni ne
Reklam
Hayatta hiçbir şey hiçbir zaman kaybolmaz, sadece elden ele, beceriksizden becerikliye geçer.
Sensiz yaşayamam deyip öldüreni de , Sadece sen varsın deyip elden ele dolaşanı da , Çok gördüm ben . Canımı yaksa da öldürmez bu yara beni , Çok zalim olsan da sevmiştim seni , Şimdi kimin kollarında nefes alıyorsan , Seni de o yaksın bir gün . Kuytu köşelerde sahipsizce olsun ölümün ..!
XV. yüzyılın 20. yıllarından, yani Devletberdi zamanından beri Kırım muhtariyet kazanmağa çalışıyordu; fakat Altın Ordu Hanları Kırım'ı elden çıkarmamağa gayret ediyorlardı. Lakin Kırım'ın ayrılma gayretleri pek kuvvetlenmişti. Hacı Giray Kırım'ın hakimiyetini artık fiilen ele almış, fakat kendisini henüz resmen bağımsız Kırım Hanı ilan etmemişti. Hacı Giray, 1449'da Kazimir'in müzaheretiyle kendisini Han ilan etmişti.
Hayat tuzaklarla doludur ve çoğumuz çoğuna düşeriz. Önemli olan bu tuzaklardan elden geldiğince uzak durmaktır. Bu da ölüm gelene dek olabildiğince huzurlu yaşamanızı sağlar.
Reklam
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu? bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce.
Hakiki kitap satılmaz, satıldığıyla değil sayıldığıyla övülür. Kitap dediğin elden ele geçer. Çok satan şeyden hayır gelse dünyayı fırıncılar yönetirdi, öyle ya!
İmam Şa'rânî der ki: Fütûhât'ı ihtisar ettiğim, (yâni kısalttığım) sıralarda "Ehl-i sünnet ve'l-cemaat" itikadına uymayan bazı yazıları gördüm ve durakladım. Kitabımdan çıkarmak istedim. Fakat tereddütten kendimi kurtaramadım. Nihayet bir gün Mısır'ın tanınmış âlimlerinden Seyyid Ebü't-Tabîbu'l-Medenî ile karşılaştım ve bu tereddüdümü söyledim. Kendileri hemen cebinden bir kitap çıkardı. Bu eser, Konya'da Muhyiddin-i Arabînin el yazısı ile yazılmış olan nüshadan kopye edilmişti. Esere baktım. Kitabımdan çıkarmak istediğim cümlelerin hiçbirini orada göremedim. O vakit anladım ki, Mısır'da elden ele dolaşan Fütûhât-ı Mekkiye nüshalarının hepsi Şeyh Muhyiddin-i Arabî'nin ehl-i sünnet inancına muhalif olduğunu göstermek ve kendisini halkın nazarından düşürmek için yazılmıştır, birtakım iftiralarla dolu nüshalardır. Nasıl ki kendilerinin Füsûsü'l-Hikem ve diğer nüshalarının da böyle karıştırılmış olduğu esefle görülmüştür. İtikat ve amelleri sapık olan birçok kimseler, yalnız Şeyh Muhyiddin-i Arabî'yi değil, birçok tanınmış tasavvuf erbabının manzûm, mensur eserlerini de bu sûretle ifsât etmişlerdir. Gayeleri yalnız o zâtları halkın nazarından düşürmek değil, İslam akaidini bozup dinî ihtilâle sebep olmaktır.
Sayfa 278
İbn Rüşd'ün eserlerinden yaklaşık 40 tanesi, Latince ve İbranice'ye çevrilerek elden ele dolaştırılmaya başlandı. Bunun neticesinde, İbn Rüşdçüler (Averriostler) denilen yeni bir akım ortaya çıktı. Bu akımın meusupları, bir yandan Kilise, bir yandan da devrin egemen otoriteleri tarafından yakın takibe alınarak engizisyon mahkemelerinde yargılamaya başladı. Zaman zaman da bu düşüncenin mensupları, kentlerin meydanlarında alevli odun ateşlerinde üzerinde vahşice yakılıp öldürüldüler. Tycho Brahe bunun tipik bir örneğidir. Bazen de kâfir sayılarak aforoz edilmişler ve bulundukları kentlerden çıkıp başka bir kente gitmeleri dahi yasaklanmıştı.
Reklam
- Kitaplar nasıl bir yöntemle yaşar ve ölür ki? - Kelimeler ve noktalama işaretlerinden oluşan bir kitap, biri tarafından okunduğu an onun yüregine kök salar ve yaşamaya başlar. Kitaplar elden ele dolaşır ve sahaflarla kütüphanelere doğru uzun bir yolculuğa çıkar. Birinin yüreğine düşüp kök salıp kocaman bir ağaç olurken sayfaları yıpranır, kapakları eskir, yazıları solar. Ve bir gün tozla karanlık içinde son nefesini verir ama ruhu yüreğimizde yaşamaya devam eder. Bu nedenle kitaplar ölmez.
Sayfa 329Kitabı okudu
232 syf.
6/10 puan verdi
·
33 saatte okudu
*Kızlar Aramazda Kalsın*
Konular itibariyle benzeri çok fazla okumama rağmen beğendiğim bir kitap oldu. Keşke liseli genç kardeşlerimizden başlayarak elden ele yayabilsek..Her anne evladına hediye etse..Bozulmuş bir düzenin içerisindeyiz yer yer tavsiye,yer yer nasihat tarzında yazılmış.Yazar öyle güzel sade bir dil kullanmış ki okuyucuyu yargılamadan abla edâsıyla seçmiş kelimelerini.. Kulak vermek isterseniz tavsiyemdir:)
Kızlar Aramızda Kalsın
Kızlar Aramızda KalsınHafsa Bilgin · Tahlil Yayınları · 20182,291 okunma
Bu kızlardan çoğu daha memeleri kabarmadan gebe kalırlar.. Doğurur, anne olur, gebe kalır, gene doğurur, gene gebe kalır, gene doğum Sonunda ya tanınmayacak kadar çirkinleşir ya da yeni dostlar ardından koşan kocalarının tekmesiyle elden ele dolaşır, en sonunda da babaları başında birinin kahrını çekmek zorunda kalırlar.
Everest YayınlarıKitabı okudu
Nefes nefeseden hemen sonra Uzun bir rüya Saatsiz bir duvarın altında Zamandan bi haber Tenhada insanların azaltılmış listeleri Ayakkabılar toplanmış Ayaklar yürümüş ve gitmiş Elden ele hüzünlerden bana kalan Birkaç ağlamışlık Birkaç geç gülme hikayesi Bir kocaman boşluk Tenhada büyüyen irice Tenha ve ben kimsesizliğin mirasçısı Konuşulmuş, unutulmuş
Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.