O Koku
"Muhalif bir gorusu ifade ettigi veya özgürlügünü ya da milli kimligini
savundugu gerekçesiyle silahsiz bir kisiyi öldüresiye dövme, makatina hava
pompasi, cinsel organinin deligine elektrik kablosu sokma gibi fizyolojik davranislardaki cirkinligi ifade etmek için biraz cirkinlik gerekmez mi?
Sokaklari bok götürüyorken, kanalizasyonun pis sulari her yeri kaplamisken,
herkes pis kokular kokluyor ve bundan sikâyet ediyorken, niye biz yazdigimiz zaman, sadece ve sadece ciçeklerin güzelliginden ve ne harika koktuklarindan söz etmek zorunda kalalim? Ya da seks konusunu bu yazarin bildiginden cok daha iyi bilen okuyucularin sözüm ona terbiyeleri bozulmasin diye, niye
cinsel organlarinin delikleri neredeyse olmayan yaratiklar cizmek zorunda
olalim ki?"
JaguarKitabı okudu
Polipropilen PP
Polipropilen, dünyadaki en yaygın ikinci plastik hammaddedir. Maliyet avantajı, sağlamlığı, kolay kalıba girmesi nedeniyle tercih edilir. Bunlarla beraber avantajları arasında, kimyasal yağ ve çözücülere karşı dayanıklı, yüksek mukavemetli, düşük sürtünme katsayılı, neme ve ısıya karşı dayanıklı olması sayılabilir.
Avantajları
• Düşük
10. YIL MARŞI'NI 1O. YILDA SÖYLEMEK
Benim için çok önemli. Evlerin kapılarına üçer ampul takıldı ve bayrak asmak zorunluluğu kondu. Biliyor musunuz, bugün her yerde söylenen 10. Yıl Marşı'nı biz o gün... canlı yayın demek istyorum sanki, o marşı canlı olarak söyleyen ilk öğrencileriz biz. Sınıfa girip bize öğrettiler. 1O. Yıl Marşı'nı biz onuncu yıl da söyledik.
- Kapılara üçer ampul koyduk dediniz. Bu ne demek?
- Bir tahtanın üstüne üç ampul konuyordu. Elektrik kablosu ile prize sokuluyor, aydınlanıyordu. Üstünde Türk bayrağı. Onuncu yıl muhteşem kutlandı. Onu hiç unutamam. Çocukluktaki en büyük hatıram.
Sayfa 49Kitabı okudu
"Sende nasıl bir izlenim bıraktım peki?"
Bu soru, aramızda canlı bir elektrik kablosu gibi tıslayarak kıvılcımlar saçtı ve odadaki tüm oksijeni emdi.
Christian kadehini damarlarımda nabız gibi atan bir netlikle masaya koydu. "Cevabını duymak istemeyeceğin sorular sorma."
Göğsümde incinmeyle karışık bir şaşkınlık belirdi. "O kadar kötü müydü?"
Hatırladığım kadarıyla ilk görüşmemiz gayet sıradandı. Toplamda iki kelime falan konuşmuştuk.
"Hayır." Sözcükleri tenimde hırçın bir dokunuş gibiydi. "O kadar iyiydi."
