Kendi çektiği acıyı sıkıntıyı karşı tarafın acısından ve sıkıntısından daha büyük gören biri hiçbir zaman eğlenceli gelmemiştir ki. Böylesi bir aptallığın gözünü kör ettiğinin dahi farkında olmayışı işte bu gerçekten gülünesi bir şaka. Güldü. Kalbi yerinden demirle sökülmüş birisinin karşısında ne küstahça bir şımarıklık olur kendi acından bahsetmek, anlaşılmayı beklemek. Uzun mu uzun parkeleri, ıslak kaldırımları ve eski köşeleri yosun tutmuş bir yolda adımları sadece tek bir kişinin adımlarıyla hiza bulmak isterken bilmediği bir alemde muhtemelen Adem aleyhisselam yeniden vücut buluyordu balçıktan. O günden bugüne bütün Nisaoğullarının çektiği acıları düşündü, şöyle bir avuçlarına aldı, ağırlığına baktı, tarttı. Omuzlarında taşıyabilir miydi, onu hesapladı. Taşıyabilirse eğer konuşabilirdi ama yapamadı. En doğrusu bahsetmemekti kendi acısından. Durdu, kafasını kaldırdı, yola baktı.Yol uzundu .