ilgimi çeken bilgi ve düşünce alanları gittikçe çoğalıyordu; bunları hemen yutmuyordum, ağır ağır yerleşiyorlar ve her yıl artıyorlardı; tıpkı hemen gürültü etmeye başlamadıkları için kapıdışarı etmediğim aklı başında insanlar gibiydiler
Devrim, benim için bir tür örnekti ve bireyin yaşamı da sürekli, hiçbir şeyle doymayan, önceden kestirilebilmesi olanaksız, ani dönüşümlerle aydınlanan bir tür devrim gibiydi.
Her şeyi bilmeyi değil, parçalanmışı yeniden bir araya getirmeyi istiyorum. Böyle bir girişimin başarıya ulaşamayacağı, neredeyse kesin gibi. Ama başarıya ilişkin küçücük bir olasılık bile tek başına her türlü çabaya değer.
Bu yaratık salt alışkanlıkların ve geleneklerin saptadığı yörüngede yaşayan, her şeye yüksekten bakan, ruhunun her yanı yağ bağlamış ve her geçen günün birikimi yeni yağlar ile tıkanmış insandı.
Pek çok dönüşüm yalnızca anaların ve babaların ilençlerinin damgasını taşır; bunlar, en tehlikeli olanlardır. Başkaları, bütün insanlığın nefretinin taşıyıcısıdır; bunlara ancak az sayıda ve seçkin ruhlar ulaşabilir.
Herkesin düşüncesinin ve inancının malzemesini kendi başına bulması gerektiği yolundaki koşulun, örneğin herkesin içinde yaşadığı kenti kendi başına inşa etmesi gerektiği koşulu kadar saçma bir yanı vardır.
Her düşünce bağlamında önemli olan, o düşüncenin neyi dile getirmeden bıraktığı, bu dile getirilmemiş olanı ne kadar sevdiği ve ona dokunmaksızın ne kadar yaklaşabildiğidir.