Elif Osmanoğlu

Elif Osmanoğlu
@elif_osmnglu
Okudu, okuyor, okuyacak; bazen de anlattı, anlatıyor, anlatacak.
264 syf.
·
Not rated
Mehmet Eroğlu romanları okumaya bu kadar geç kaldığım için üzgünüm. Hem kurgusu hem üslubu ile edebiyatımızda böyle güzel eserler vermiş birini nasıl bu kadar geç keşfettim diye kendime kızıyorum. Fakat bu romanı beni diğerleri kadar (
Adını Unutan Adam
Adını Unutan Adam
Kendi Hayatında Ölme Vakti
Kendi Hayatında Ölme Vakti
) etkilemedi. Bir ayyaşın güncesini olduğu gibi yayınlamaktan söz eden üst kurmacanın aksine, farklı kişilerin mektupları ve notları ile kurgusal bir bütünlük yaratmaya çalışır yazar. Dağınık bir hava verdi bu bana ve araya sıkışan aforizmaları olmasa üslubunu da bir ayyaşa uygun bulmadım. Yine de okumaya değer.
Düş Kırgınları
Düş KırgınlarıMehmet Eroğlu · İletişim Yayınevi · 2014162 okunma
Reklam
112 syf.
·
Not rated
Orhan Veli, keşke daha çok hikâye sığdırabilseymiş kısacık yaşamına. Bize bıraktığı az sayıda eseriyle bile edebiyat dünyamızda yeri doldurulamaz bir üne kavuşan yazarın hikayelerini bir kez daha okumak, tekrar tekrar okumak ve hep aynı tadı bulmak çok güzel. Onun şiirleriyle ilk defa karşılaşan öğrencilerimde şu ifadeyi duymuşumdur bir çok kez:”Bunda ne var, bunu ben de yazabilirim.” Ama bir Orhan Veli daha yok, madem o kadar kolay bir iş yapmış, neden? Hikâyelerinde de aynı sadelikle, herkesin kullandığı dille ve fakat herkesin yakalayamadığı ustalıkla bizi kendi helioskopundan bakmaya davet ediyor.
Hikâyeler
HikâyelerOrhan Veli Kanık · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2021253 okunma
200 syf.
·
Not rated
Liseden arkadaşları “Selim” ve “Turgut”un devamlı nerede olduğunu merak ettiği başkahramandan çok merkez kişi diyebileceğimiz, birbirinden bağımsız gibi görünen bir çok hikâyenin dönüp dolaşıp kendisine dokunduğu kahramanımız Güneş; en yakın arkadaşlarının adlarının çağrıştırdığı gibi bir “tutunamayan”dır. Evet, birbirinden bağımsız gibi görünür hikayeler çünkü “yan” karakter değildir hiçbirindeki. Hepsinde hayatlarını ayrıntılarıyla öğrendiğimiz bir çok bireyi tanırız fakat hepsinin ortak noktası “dünyanın bu kadar”lık bir yer olduğunu göstermek için tüm sadelikleriyle anlatılmış olmalarıdır.
Dünya Bu Kadar
Dünya Bu KadarMahir Ünsal Eriş · Can Yayınları · 20221,068 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
228 syf.
·
Not rated
Buradaki Düz Dünyacılar o bildiklerimizden değil. Bu romanda, Düz dünyacılık, varlığı ve yaşam hakkını eşit gören bir sistem. Ölen ve tekâmülünü tamamlayamayanlar reenkarne olarak yeniden dünyaya gönderiliyorlar. Olayın omurgası da bunun üzerine inşa edilmiş. Düz Dünyacılar’dan biri alıyor karşısına insanı hem kendini yani “Düz Dünyacılık
Düz Dünyacılar
Düz DünyacılarSezgin Kaymaz · İletişim Yayınları · 2023364 okunma
176 syf.
·
Not rated
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
kitabını okumuştum daha önce yazarın. İnsanlık tarihini herkesin anlayabileceği bir dille basitleştirerek anlattığı için çok okunmuş, çok konuşulmuştu. Bu kitapta da benzer bir yol izlemiş. İnsan ırkını diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin “hikaye yaratma becerisi” olduğu fikri çok mantıklı ve çok hoşuma gitti. Hikayeler uydurabildiğimiz için toplu halde yaşayabilir, iş birliği yapabilir, olmayan şeylere inanabilir, savaşlar yaratabilir veya bir düzen kurabiliriz. Son derece keyifli bir üslupla, harika örneklerle durdurulamayan insanlığın tarihini özetlemiş
Yuval Noah Harari
Yuval Noah Harari
Durdurulamayan İnsanlık: Dünyanın Hâkimiyetini Nasıl Ele Geçirdik
Durdurulamayan İnsanlık: Dünyanın Hâkimiyetini Nasıl Ele GeçirdikYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 2022827 okunma
Reklam
192 syf.
·
Not rated
Engin Geçtan hoca ile farklı zamanlarda yapılmış röportajların derlenmesinden meydana gelen bu eseri dinlerken ona dair bir çok şey öğrendim. Kurgu yazarlığına nasıl başladığını, edebiyat kuramlarını veya tekniklerini bilmeden sadece içinden geldiği gibi yazdığını, psikiyatriyi seçme hikayesini ve hayata dair bir çok ufuk açıcı görüşünü öğrenmek isterseniz, daha önce Engin Geçtan’ı hiç okumamış olsanız bile, mutlaka bu kitabı okuyun veya dinleyin. Sonra zaten tüm kitaplarını okumak isteyeceksiniz.
Seyyar
SeyyarEngin Geçtan · Metis Yayınları · 2020154 okunma
248 syf.
·
Not rated
Engin Geçtan ile tanışmam ilk kurgu eseri olan
Kırmızı Kitap
Kırmızı Kitap
ile olmuştu, bundan 15 yıl önce sanırım. Zaman içinde bir çok eserini okudum fakat iki defa okuduğum tek kitabı odur ve gerçekten de ikinci kez okuduğumda hikâyenin değişmesi beni şaşırtmıştır. Bu kitabında da çok farklı bir kurguyla ruhları tarihin farklı zamanlarında gezinen kahramanları merak uyandıran macera dolu bir hikâyeyle karşımıza çıkarıyor. Günümüz ile tarihin harmanlandığı ve yazarın yine zekâsına hayran bıraktığı sürükleyici bir roman olmuş. Ruh göçü, tenasüh, reankarnasyon ve daha bir çok adı olan olaya inanın ya da inanmayın, bu kitapta siz de mutlaka bir parçanızı bulacaksınız.
Kızarmış Palamutun Kokusu
Kızarmış Palamutun KokusuEngin Geçtan · Metis Yayınları · 2017243 okunma
216 syf.
·
Not rated
Hi Ho
1995’te ZED yayınlarında, Müge Mengü Hale tarafından “Hİ HO” adıyla çevrilen kitabın aynısı olduğunu 5-10 sayfa okumadan anlayamadım çünkü çeviriler arasında oldukça büyük fark var . Sadece giriş kısmından örnek vereceğim: “Yazıp yazacağım, otobiyografiye en yakın şey bu. Adını “Paldır Küldür” koydum çünkü eskinin düşmeli kalkmalı komedileri, özellikle Laurel- Hardy’ninkiler gibi paldır küldür bir durum şiiri.” (APRIL yayınları, Türkçesi: Ekin UŞŞAKLI ve Algan SEZGİNTÜREDİ) “Bu yazıp yazacağım en samimi otobiyografi. Ona şakşak diyeceğim. Çünkü abartılı ve gülünç, tıpkı şakşak komedi filmleri özellikle de şu eski Laurel ve Hardy’ninkiler gibi. Yani hayatı duyumsadığım gibi. Sınırlı zekamın ve çevikliğimin bütün numaraları burada var. Sürüp gidiyorlar. Hi Ho!” ( ZED yayınları, Türkçesi: Müge Mengü HALE) Tercihi size bırakıyorum ama ikinci alıntı, benim ilk okuduğum çeviri, bana çok daha eğlenceli ve akıcı gelmişti. Muzip kahramanın üslubuna daha yakışan bir Türkçeydi bana göre. Onun sürekli tekrarladığı sözün iki çevirideki farkı bile çok şey anlatıyor aslında : (APRIL) Hey gidi… : (ZED) Hi Ho! İlkinde zihninizde yaşlı bir münzevi canlanırken ikincide çılgın bir ihtiyar canlanıyor. Fakat çeviriler ne kadar farklı olursa olsun, ilk defa okuyan biri için Kurt Vonnegut ‘un hayal dünyasına paldır küldür dalmak muhteşem olacaktır.
Paldır Küldür
Paldır KüldürKurt Vonnegut · April Yayıncılık · 201791 okunma
372 syf.
·
Not rated
Birkaç başarılı eserden sonra eski ününü yitirmiş, yaratma tıkanıklığı yaşayan bir yazarın ağzından yazılan romanda kurgu içinde kurgu tekniği kullanılmış. İkizi ile birlikte zengin bir aile mirasına sahip olan yazarın maddi açıdan hiçbir kaygısı yoktur. Kendinden 20 yaş küçük sevgilisi, sanırım yazı işlerini yürüten sekreteri gibiydi, onu aldatmaktadır. Ama çocuklu bir kadınla. Üstelik bu kadın deli ve çocuğu da hastadır. Onların geçimini sağlamak için de fahişelik yapar. Baya karışık oldu sanırım. Heyecanı kaçıracak çok da ipucu verdim ama kusura bakmayın artık. Bence yazarın yaşadıkları Netflix dizisi tadında olmuş ama inzivaya çekilmek için gittiği yerde yazmaya başladığı hikaye okunmaya değer. Bakın ondan hiç bahsetmedim. Toplumsal ve siyasi göndermelerle biraz daha derinlikli bir anlatım var diyeyim sadece. Kararı siz verin.
Kendi Hayatında Ölme Vakti
Kendi Hayatında Ölme VaktiMehmet Eroğlu · İletişim Yayınları · 202256 okunma
443 syf.
·
Not rated
Bu kitabı kütüphanemde uzun zamandır bekletiyorum. Sanki doğru zamanın gelmesini, “Dreamer ile karşılaşmak için onu çağırmamı beklemiş. Yakın bir zamanda , yakın bir dostuma “Bir şeyler yapmam gerektiğini hissediyorum ama ne olduğunu bulamıyorum. Hayatıma anlam katacak bir şey olduğunu biliyorum sadece.” demiştim. O da yüzünde yarı müstehzi bir tebessümle karşılamıştı bu sözlerimi. Ölümsüzlüğün mümkün olduğunu, bir tahta oturmak için önce kral olmak gerektiğini, her başarısızlığın ardında şüphe ve korkularımızın yattığını, başarmak için ise önce düşlemek gerektiğini söyleyen “Dreamer” , ütopik gelse de çoğu zaman beni ikna etmeyi başardı söylediklerine. Bu kitap benim ne yapmak istediğimi bulmamı sağladı. Yeniden düş kurmam için bana cesaret verdi. Size düşümün ne olduğunu anlatmayacağım tabii ki. Ama benim gibi düşlemeyi bırakan, insanlıktan umudunu kesmiş birini bile heyecanlandıran bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Tanrılar Okulu
Tanrılar OkuluStefano D'Anna · Sinedie Yayınları · 20114,270 okunma
Reklam
181 syf.
·
Not rated
Adını Unutan Adam, Ali ve Tarık, insan olmak için, insan olmayı unutmamak için çöle giden direniş savaşçılarıdır. Gerçek olaylardan (21 Mart 1968’de İsrail zırhlı birlikleri, hava desteği eşliğinde Ürdün’de bir köy olan Karameh’teki El Fetih üssünü imha etmek için geniş bir saldırı başlattılar. Ancak on iki saat sonra ağır kayıplar vererek geri çekildiler. Bu olay Filistin direnişinde İsrail’e karşı ilk önemli karşı koymadır.) esinlenerek yazılan bu muhteşem eserde hayal ve gerçeğin, geçmiş ve bugünün, yaşam ve ölümün iç içe geçtiği sürükleyici bir anlatım sizi bekliyor. Deliliğin sınırlarında gezinen anlatıcının hem merak uyandıran hem de insanın sinirlerini bozan bir üslubu var. Yazar o kadar iyi yakalamış ki bunu psikolojik yönden okuru iğreti etmiyor. Unutulmaz kahramanlar listeme girmiş bulunuyor fakat adını ne yazacağım bilemiyorum. Mehmet Eroğlu okumaya başlamak için iyi bir seçim.
Adını Unutan Adam
Adını Unutan AdamMehmet Eroğlu · İletişim Yayınevi · 2018387 okunma
309 syf.
10/10 puan verdi
Burhan Sönmez ile tanışmam ödüllü romanı
Masumlar
Masumlar
sayesinde olmuştu. İçeriğinden çok üslubuyla beni etkileyen bu romanından sonra
Labirent
Labirent
‘i okumuş ve her ne kadar kurgusuyla şaşırtıcı gelse de yine dilinin büyüleyici tarafı beni daha çok etkilemişti. Yazarın ilk romanı olan Kuzey’i ise daha az önce bitirdim ve beni etkileyen şey bambaşka. Üstadım Tanpınar başta olmak üzere rüya ile uğraşan, rüya ile gerçek arasında bir yerlerde arafta kalan, böylece kim olduğunu ve kaç farklı hayat yaşadığını çözemeyen kahramanları anlatanlar hep ilgimi çekmiştir. Bu eser de masalsı dili, efsanelerden ve mitolojiden beslenen içeriği sayesinde gerçeğin nerede bitip rüyanın nerede başladığını anlamadığımız, adeta iç içe geçmiş rüyalar izlenimi veren bir kurguyla başımı döndürdü. Bazen uykudan uyanmak istemediğim, bazense kan ter içinde uyanıp “oh be rüyaymış!” dediğim karanlık gecelerde yeniden uykuya dalıp kaldığım yerden devam ettiğimde, işte tam olarak bu kitaptaki kahraman gibi hissediyorum.
Burhan Sönmez
Burhan Sönmez
hayat hikayesi ile de en az eserleri kadar insanı sarsan bir yazar. Onu tanımasam eksik kalırdım.
Kuzey
KuzeyBurhan Sönmez · İletişim Yayınevi · 2018307 okunma
104 syf.
·
Not rated
Bir edebiyat öğretmeni arkadaşımla konuşurken, yazarların yaşadıkları çağa en iyi ışık tutan tanıklar olduklarından bahsetmiştik ve şöyle devam etmişti muhabbet: Öyle bir devirde yaşıyoruz ki bunları kaleme alsak elli-yüz sene sonra okuyanlar “Amma da uydurmuş, hiç gerçekçi değil!” diyebilirler. Tabii gelecekte kitap okuyan insan kalmış olursa. Bu kitabı okurken işte bu muhabbet geldi aklıma.
Turhan Yıldırım
Turhan Yıldırım
çağının aynası olmayı başardığı hikayelerinde sıradan okura seslenmiyor. O yüzden bu kitabı hepiniz okuyun diyemem. Bu kitabı okumak için üst kurmaca, pastiş, parodi, tarihe yöneliş gibi postmodern edebiyatın kullandığı tekniklere teşne olmak gerekir ki yazarın emeli anlaşılsın. Ayrıca atıfta bulunulan birçok usta yazarı , önemli isimleri tanımak, tarih sayfalarındaki kara lekeleri, insanlığın çürümüş yanlarını ve bu ülkenin geçirdiği kara günleri bilmek hikayelerin art alanını kavramak için şart. Haa, bilmiyorum öyleyse okumayayım, diye de düşünmeyin çünkü bilmemek değildir ayıp olan. Yeni yazarlarla tanışmış olursunuz, tarihin karanlık sayfalarını karıştırmış olursunuz, insanlığınızdan utanırsınız ve insan olma yolunda bir adım daha yol almış olursunuz… İçinde insanlığa dair umudu olmayanlar yazar olamaz diye düşünüyorum. Bu yüzden her kitap, içindeki tüm kötülüklere rağmen, umudun sesidir. Kulak verelim.
Modern Soslu Postmodern Makarna
Modern Soslu Postmodern MakarnaTurhan Yıldırım · İthaki Yayınları · 2023109 okunma
320 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
Dikkat eksikliği, yaptığımız işe odaklanamamak, unutkanlık gibi problemlerden yakınan insanların sayısında inanılmaz bir artış olduğunu fark eden araştırmacı gazeteci
Johann Hari
Johann Hari
“neden odaklanamıyoruz?” sorusunun peşinden giderek bu alanda çalışmalar yapan bir çok önemli insanla görüşür. Bunlardan bazıları “The Social Dilemma” belgeselinin de konuklarıdır. Kitapta adı geçtiği için belgeseli izlediğimde, yazarın kişisel hikayesiyle bilimsel bir eser olma sıkıcılığından kurtardığı kitabın bir özeti olduğunu gördüm. Tabii ki kitapta çok daha fazlası var. İnternettin ve dolayısıyla sosyal medya yaratıcılarının ticari çıkarları için ne gibi oyunlar oynayarak dikkatimizi çaldıklarını tüm çıplaklığıyla gördüm. YouTube içerik üreticisi olduğum süreçte bunların çoğunu araştırmış ve insanların dikkatini çekmek için nasıl taktikler kullanıldığını öğrenmiş biri olarak beni bile bir çok yerde hayrete düşürdü yazar. Bu bir kişisel gelişim kitabı değil. Olsa olsa bir ayaklanma çağrısı… Sosyal medya detoksuna daha önce de girmiştim ama bu kez kalıcı olacağını düşünüyorum. Telefonumdaki gereksiz uygulamaların hemen hepsini sildim.
Çalınan Dikkat
Çalınan DikkatJohann Hari · Metis Yayınları · 01,579 okunma
191 syf.
·
Not rated
Yürümeyi çok seven biri olarak her satırından keyif aldığım bir eser. Bir çok filozof, şair ve yazarın hayatında yürümenin yerini ve önemini öğretmesi bir yana, artık yürüyüşlerime yeni rotalar çizmem gerektiğini bana fark ettirdiği için buraya not düşmem gereken bir kitap. Yaşadığım yeri (ki burada sadece beş yıldır yaşıyorum maalesef) bana sevdiren en önemli etken evimden çıkar çıkmaz, hiçbir araç kullanmadan doğanın içinde yürümeme olanak sağlaması. Her mevsim değişen tabiatın kokusunu ve seslerini duyarak yürümek paha biçilemez. Yazarın da dediği gibi yürümek bir spor değildir benim için. Her ne kadar kaç adım attığıma bazen özellikle bakıp kendimle gurur duysam da:) bu amaç değil sonuçtur sadece. Ayaklar aynı ritimle bir birinin önüne atılırken zihnimin serbestçe dolaşması bana sadece huzur verirken bir çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş. Ülkeler, kıtalar arası yollar kateden bilge kişiler, bugün 16.000 adım attığım için sevindiğimi görseler gülmekten ölürlerdi herhalde. Öğretmenliği yürüyerek yapan Sokrates gibi üstatlara, dünya vatandaşı olduğunu söyleyerek pasaport ve vize sorunu olmayan zamanlarda diyar diyar gezen Kiniklere, eşyanın kölesi olmayan yoldaşlara imrendiğimi itiraf ederek yazımı tamamlamak istiyorum.
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros · Kolektif Kitap · 20206.9k okunma
209 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.