elifduman

elifduman
@elifidim
“Müslüman bir ailede doğanlar İslam'ı iyi biliyorlar; ama ya­şamıyorlar. Sonradan İslam'a girenler ise İslam'ı pek fazla bil­miyorlar; fakat İslam'ı yaşamak için büyük çaba sarf ediyorlar. Müslümanlar olarak ilim ve takvayı bir araya getirebilirsek sanırım halimiz şu anki durumumuzdan çok daha iyi olacak. Fransızların birçoğu İslam'dan korkuyor. Bunun sebebi ise Fransız medyası. Medya sürekli olarak İslam'ın aleyhine ya­ yınlar yapıyor. Medyanın bu tavrına rağmen İslam Fransa'da şu an en çok ilgi gören dindir.
Reklam
“İslam bana sonsuz bir güven duygusu verdi. Kötü ve iyi olan her olay Allah'ın kontrolünde ve başımıza gelen her şeyi Allah'ın dilemesiyle yaşıyoruz. Bundan dolayı ilerde yaşayabi­leceğim olumsuzluklar beni korkutmuyor. Ayrıca İslam'la bir­likte hayatım anlam kazandı. Geçici olduğuna inandığım bu dünyaya artık Allah'ın sonsuz cennetini kazanmak için bir va­sıta olarak bakıyorum. Bu da hayatıma büyük bir anlam katıyor. İnsanların çoğu kendilerine dünyevi hedefler belirliyor. Zannediyorlar ki bu dünyevi hedeflere ulaştıklarında gerçek mutluluğu da elde edecekler. Hedefledikleri amaca ulaştıkla­ rında kısa bir zaman mutlu oluyorlar. Daha sonra bu mutluluğun geçici olduğunu fark edip, tekrar başka bir amaca ulaş­mak için uğraş vermeye başlıyorlar. Böylece hayat sürüp gidi­yor ve kısa zaman sonra hayatın sonu geliyor. Bizim gerçek hu­zur mekanımız geçici olan bu dünya değil: ebedi olan ahirettir.”
“Hadis kitaplarından ilk öğrendi­ğim kural niyetimi düzeltmem gerektiğiydi. Her şeyi Allah için yapmalıydım, insanlar veya bir menfaat için değil..”

Reader Follow Recommendations

See All
31 syf.
·
Not rated
Zilif
ZilifOruç Aruoba
8.9/10 · 1,693 reads
Reklam
“Erdem varılacak bir yer değil, yolculuğun kendisidir..”
“hiçbir şey, pes etmeyen ufacık bir umuttan daha güçlü değildir..”
Abdullah İbn Amr der ki Rasulullah (s.a.v) şöyle buyur- du: “Ümmetimin, zalim bir kişinin karşısına dikilerek ‘sen zalimsin’ demesinden korktuğunu gördüğünüz zaman artık onlara elveda (düzelmezler).” (Ahmed, II, 163, 190)
Sayfa 225Kitabı okudu
“Dünya ve ahiret hayatının nimet ve sıkıntılarının kıyasının yapıldığı bir hadis-i şerifle konumuzu noktalayalım. Sahih bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Kâfir, getirilir, tam manasıyla cehennem ateşine daldırılır ve kendisine şöyle denir: ‘Şimdiye kadar hiçbir nimet tattın mı?’ Cevap olarak der ki: ‘Hayır! Allah’a yemin olsun, ya Rabbi bir şey hatırlamıyorum!’ Yine dünyada iken insanların en fena şartlar içinde yaşayanlarından biri getirilip cennet nimetleri içine bırakılır. Sonra da ona: ‘Hiç ömründe kötülük adına bir şey gördün mü?’ Cevaben der ki: ‘Hayır! Vallahi, ya Rab! Hiçbir şey hatırlamıyorum.” (Müslim, Sıfatu’lmünafikin 12). Bu hadis dünya nimet ve sıkıntılarının hiçbir öneminin olmadığını ortaya koymaktadır. Bu dünyada karşılaşılanlar musibetler de olsa nimetler de olsa hepsi geçicidir ve ölümle birlikte unutulup gidecektir.
“Diğer taraftan mü’minler, Allah’ın kâfirlere mühlet ve nimet vermesi, onların yüksek hayat standartlarında, refah içinde yaşamaları karşısında üzülmemeli, ezilmemeli, kıskançlık duymamalıdır. Asıl hayatın ahiret hayatı olduğunu düşünmeli ve Allah Teala’nın şu ayetini zihnine nakşetmelidir : “İnkâr edenler kendilerine vermiş olduğumuz mühletin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara ancak günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Küçültücü azap onlaradır.” (Âl-i İmrân, 3/178)”
Reklam
“Rasulullah (s.a.v): “Herhangi bir Müslümanın başına yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı ve kaygıdan, ayağına diken batmasına varıncaya kadar her ne musibet gelirse, Allah bunları o Müslümanın hatalarına kefaret kılar.” (Ahmet, V, 412;VI, 53, 203, 248, 257) buyurmaktadır. Allah’ın dinini korumak, ona sahip çıkmak, İslâm’a saldıran- lara karşı mücadele ederken başına gelebilecek her türlü musibet ve belaya katlanmak mü’minin görevidir. Mü’minler bunlardan asla çekinmez ve sıkıntı duymazlar. Bu gibi bela ve musibetler Allah yolunda olursa her türlü günahın kefareti olur, mizan gününde hasenat olarak yazılır ve karşılığında sevap alır.
“Rasulullah Efendimiz'in mübarek göğsünü işaret ederek: “Takva işte buradadır!” buyurması ve yine: “Allah sizin kalpIerinize değer verir, kalplerinize bakar.” açıklamasında bulunması, Allah’a gösterilen saygının kaynağının insanın kalbi olduğuna, kardeşlik hukukuna ters düşen tüm davranışların Allah’a duyulan saygının eksikliğinden kaynaklandığına, dolayısıyla kalbinde güzellikler besleyenlerin kötü hareketlerde bulunamayacaklarına işaret etmektedir..”
“ne yazık ki yarın ölecekmiş gibi bir hazırlığı yok kimsenin. hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak herkesin kolayına gidiyor. yeknesak bir bıkkınlık, hayatlarımızda bize ayrılan süreyi doldurmamız gerekmiş bir nihilistliğe bizleri sürüklüyor..”
Sayfa 149 - doğan kitapKitabı okudu
307 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.