"Benliğini Arayan Çocuk" oyun terapisi hakkında bilgi ve fikir edinmek amacıyla edindiğim bir kitaptı. Bitene kadar elimden bırakamadım. Yemek yaparken okudum. Yürüyüş yaparken okudum. Bebeğimi beslerken okudum. Gözlerim dolu dolu okudum. Yüreğim ağzımda okudum.
Bir yandan Dibs'i sarıp sarmalamak, yaralarını iyileştirmek isterken diğer yandan "Aferin oğlum, aferin!" diyerek sırtını sıvazlamak istedim. Gözlerinin içine bakıp "Daha iyisi olmana gerek yok. Bu halinle yeterlisin. Her halinle çok güzelsin. Şu koca kainatta eşşiz ve biriciksin." demek istedim. Keşke bütün çocukların gözlerinin içine bakıp bunları söyleyebilsek. Kimse yanlışlıkla ya da kasti bir biçimde hiçbir çocuğu incitemese.
Dibs kendi benliğini arayıp bulurken aslında ailesinin de kendi iç yolculuklarına çıkarak, geçmişten ders alıp yeni bir gelecek inşa etmesini sağladığını görüyoruz.
Yazarın bu kitabı sayesinde oyun terapisi ile tanışmamla birlikte hayatımda yeni bir pencere açıldığını söyleyebilirim. Çocukların oyunlarının aslında ne kadar çok şey anlattığının farkında olarak onların iç dünyalarına yaklaşıp seslerine kulak verelim. Onların kendi hayatlarını kendilerince yaşamalarına izin verelim. Ne diyordu Dibs? "Dediğim gibi istediğim gibi. Dediğin gibi istediğin gibi. Dediğimiz gibi istediğimiz gibi."
"Bence tüm çocukların tırmanmak için kendi tepeleri olmalı. Ve bence tüm çocukların gökyüzünde sadece kendilerine ait bir yıldızları olmalı. Ve bence tüm çocukların kendilerine ait bir ağaçları da olmalı. Bence böyle olmalı."
"Çocuk başka kişilere, onların haklarına ve farklılıklarına saygı duymayı öğrenmeden önce, ilk olarak özsaygıyı ve kendisini anladıkça gelişen haysiyet duygusunu öğrenmelidir."
"İnsanların sizin ihtiyaçlarınızı tahmin etmelerini ya da talep etmediğiniz şeyleri yapmalarını beklemeyin. Sizi seven kişiler bile düşüncelerinizi okuyamaz."