“Şu oğlanların benim için kutsal olan her şeyi reddetmeleri aslında o kadar da kötü değildi. Daha kötü olan ise nasıl reddettikleri, şöyle ki: Tanımadan. Ama en kötüsü de hiç tanımak istemeyişleri!”
“Yol, belirli bir yerden kalkar,
belirli başka bir yere varır
— ama yolun yönü hiçbir zaman
bu iki yer (iki nokta) arasındaki
düz çizgi (bir doğru) değildir: -
Yol, dolaşır.”
“Salt arayan kişi, ne yönü, ne yolu, ne ne yeri
bulabilir: Ancak bir yerden ayrılabilendir,
yolu bulabilen — ne aradığını ‘bilen’ değil, nereden ayrılacağına karar verebilen…”
“Belirli bir yol arayan kişi için en büyük
tehlike, o yolu ve yerde durarak, ‘bakarak’
arayabileceğini (hatta, bulabileceğini)
sanmasıdır — çünkü, yollar bulunmaz:
yürünür; yerlerde ise, olsa olsa, durulur
—onlar, bulunur; artık, yürünmez…”
“Bir yerde (‘bir süre için’ diyerek)
dinelen kişi için en büyük tehlike, o yere yakınlık duyması; o yeri,
bütün yollarının sonu,
bütün yönlerinin ereği sayması;
yerleşebileceği bir yer saymasıdır
— en büyük tehlike, huzurlu yerdir:-
Mezardır orası…”
“İnsanlar ne sanıyorlar ki ‘düzen’i
— kendi dar, çarpık açılarından bakarak:
sabah - akşam, gidiş -gelişlerini ‘düzenleyen’
bir ‘seyrüsefer nizamnamesi’ mi?! —Oysa,
asıl düzen, düzensizlikten çıkarak
düzene ulaşmağa çabalayan bir düzenleme
uğraşısında bulunulabilir ancak.”
“Köleliğe tek çare, herhalde,
zincirlerini koparmak ve zincirsiz kalmak
değil,
kendi zincirlerini kendisi yapmış,
kendisi kendi ayaklarına takmış,
bağlamış olmaktır - özgürlük de budur…”
“Yabancılığını kalıcı kılmak isteyen kişinin,
yerleşikliğinden rahatsız olması gerekir;
ve tersi: yerleşikliğinden rahatsızlık duyan
kişinin, kalıcı bir yabancılık bulması…”