“Hayat bu, hayat, der; kimi ölür, kimi doğar, kimi evlenir. Biz de boyuna yaşlanıyoruz. Değil yıllar, günler bile birbirine benzemiyor. Ne iştir bu. Keşke bugün tıpkı dün gibi, dün de tıpkı yarın olsa, ne güzel olurdu… İnsan düşündükçe kötü oluyor.”
“Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirebilmek için cesaret, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır, her ikisi arasındaki farklı bilmek için akıl ver.”
“Duygusal yoksunluk deneyiminiz sizin sonsuza kadar yalnız kalacağınız, bazı şeylerin sizin için hiçbir zaman doldurulamayacak olması, hiçbir zaman duyulmayacak olmak ve hiçbir zaman anlaşılmayacak olmak hissi ile ilgilidir.”
“Çocuk olduğunuz zaman ve çocukken sevdiğiniz bir kişinin sizi ihlal edip, incittiği zaman dünyanın size ne kadar karışık ve tehlikeli gözüktüğünü ifade etmek çok zordur. Birçok insanın hep var olduğunu düşündüğü o güvende olma duygusu, sizin için yoktur.”
“Sizi bahtiyar ediyorsa kapıldığınız duygunun gerçek olup olmamasının ne önemi var? İnanmak kafiydi. Tartıştıkça, düşündükçe, kurcaladıkça mutluluk zedelenir, bir yerlerinden yara alırdı, bir bakmışsınız eriyip gitmişti o güzel günler avuçlarınızın arasından.”
''Ve bu memlekette kendisi gibi tarihin büyüklüğünü, mazisinin şerefini, dedelerinin şanını bilmeyen, inkar eden, milliyetinden utanan ne kadar Avrupalılaşmış renksiz vardı?''
''Okul bize vermiş olduğu ilim ve meziyeti onaylayarak diplomalarımızı elimize verecek, biz de gerçek yeterliliğimizi ondan sonraki hallerimizle kanıtlayacağız.''