Genelde ilk yazdığım cümle kitabı bitirdiğimde bana bıraktığı hisler ile ilgili olur. Bu kez hikayenin başında hissettiklerimden başlamak istedim.
“Herkesin sahip olmak istediği şeylere sahibim ama hayatımdan memnun değilim, sence bu nasıl mümkün oluyor?” cümlesi kitabı okumaya başlama nedenlerimden birisi. Heyecan içerisinde ilk sayfalar arasında kaybolmaya başladığım sırada dikkatimi çekmemesi mümkün olmayan bir şekilde içimden, “bu ne saçma bir şey”, “şimdi bu yolculuk başlar ve kahramanımız birden tüm hayatın sırrına erişir”, “klasik bir kişisel gelişim” vs vs. gibi cümleler geçiyor.
Sonra durdum ve dedim ki, tüm bu ön yargı ve öfke neden? Hikaye devam ederken Maelle gibi ben de kendimi sorgulayarak ilerlemeye devam ettim.
Kitaplarla karşılaşmalarımızın bir zamanlaması olduğuna inanırım hep, onlar arasında zaman geçirdikçe ihtiyacınız olan kitabın sizi bulduğuna.
Demek ki bu kitaptan kendime alacağım bir şeyler vardı ki şu an birlikteydik.
İkinci bölümün başında ilk çizdiğim cümle Pema Chödrön den ,,İçinde bulunduğumuz durum bize cennet veya cehennem gibi gelebilir. Her şey onu nasıl algıladığımıza bağlıdır.”
İlk cümlemin bu olmasına şaşırmamak lazım, zira ben de bakış açımı değiştirerek kitabı eleştirmek yerine içine girmeyi seçmiştim.
Sonrasında altını çizdiğim çok yer oldu, katılmadığım yine mantığımla yaklaşıp sorguladığım yerler de oldu. Kendisiyle ilgilenen kişilerin daha önce duymadığı şeyler değil belki kitapta yazanlar ama nedensiz bir şekilde okumak size huzur veriyor. Ya da az önce yazdığım gibi ihtiyacım olduğu için bunları okumak bana iyi geldi.