Öncelikle bu kitabı okumadan önce, böyle bir kitap olduğunu hiç tahmin etmiyordum. Çok yoğun ve sürekli duygular yaşattırıyor. Bir çok bölümü okurken rahatsızlık duygusu hissettim. 'Yaşamak'ın her zaman inişli çıkışlı, Halil Cibran'ın da dediği gibi "Bir gözyaşı bir gülümseme" şeklinde olduğunu düşünürdüm ama bu kitabı okurken sadece gözyaşı içinde buldum kendimi. Bazen hayat gerçekten de böyle midir acaba? Her zaman yanlış kararların alınacağı, talihsiz durumların yaşanacağı bir hayat...
Kitaptaki karakterlerin çok iyi bir kalemle yazıldığını, içinde çok duygu ve gerçeklik barındırdığını gördüm.
Dili gayet basit, hızlı okunan ve Çin tarihinden de imgeler barındıran bir kitaptı okumanızı tavsiye ederim
(Spoiler)
Kitaptaki başkarakterin,fugui'nun, öykünün başlarında sıklıkla herkesten önce öleceğini öngörmesi ama zaman ilerledikçe yavaş yavaş bütün ailesini kendi elleri ile toprağa vermesi...
Işte hayat belki de budur: Hiç öngörmediğin olaylara katlanmak zorunda kalmak. Bütün acıları yaşadığını düşünürken kaderin üstüne bir kaç tane daha eklemesi. 'Yaşamak'ı sonuna kadar hissetmek için belki de bu duyguları yaşamak gerekir.