Çok kaybolmanın bir avantajı da bu, yolu bulduğu zaman fazladan seviniyor insan. Vardığı menzilin kıymetini biliyor. Bundan böyle, içeride ve dışarıda kayboldukça, söylenmek yerine şükretmeye karar verdim. Neticede, kaybetmeden hiçbir şey bulunamıyor.
Her uzvum tamamdı fakat ben eksiktim. Kimsenin omzuna dokunmamıştı elim. Omuz vermeden, gözyaşı silmeden, kalp ısıtmadan, el uzatmadan, dünyaya da içindekilere de zerrece dokunmadan, çoktan sönmüş bir ruh gibi yaşayıp gitmiştim.
Günahkar Adem'in hayırsız evlatları böyledir. Nankör ve vefasız. Gidemedikleri şehirlerin ismini gittiklerinden, kendilerini sevmeyen insanların cismini sevenlerinden, gerçekleşmemiş hayallerin hevesini gerçekleşmişlerden berrak hatırlarlar. Kavuşamamak nasıl aşka teşvik ederse, vuslat da günü geldiğinde unutmaya azmettirir.