Lizzie

Lizzie
@elizabethbennetdarcy
Avukat
İstanbul
3 August 1996
5 reader point
Joined on April 2016
İlerleme fırsatımız varken neden geri çekilme eğilimi gösteriyoruz? Çünkü kadınlar, korkuyu göğüsleyip aşmaya alışık değildir. Bizi korkutan şeylerden kaçınmaya küçük yaşlardan itibaren, sadece kendimizi rahat ve emniyette hissetmemizi sağlayacak şeyler yapmaya özendirildik. Aslında özgürlük için değil, bunun tam tersi olan bağımlılık için eğitildik.
Reklam
Şimdi bize, eski kızlık rüyalarımızın cılız ve onur duygusundan uzak olduğu, yapılacak daha iyi şeyler -para, güç ve koşulların en ele avuca sığmaz olanı, yani özgürlük- bulunduğu söyleniyor: Kendi hayatımızla ne yapacağımıza, nasıl düşüneceğimize ve neyi önemli bulacağımıza karar verebilme becerisi. Özgürlüğün güvenceden daha iyi olduğu söylendi: Güvence sakat bırakır.
Yetişme tarzımıza ilişkin her şey, bize, bir başkasının parçası olacağımızı; ölene kadar mutlu evlilikle korunacağımızı, destekleneceğimizi, dibe batmaktan kurtarılacağımızı söyleyip durdu.

Reader Follow Recommendations

See All
Düşüncelerin akışında bir kesinti oluyor ve her zaman yalnız olduğumu kavrıyorum. Kaçınmak için onca çaba harcadığım gerçek, uyarıda bulunmaksızın karşıma çıkıyor. Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Keseli hayvanlar gibi, bir başkasının derisinin altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, sıcak, bakılıp gözetiliyor olmayı, havadan, hatta yaşamdan daha çok istiyorum.
Biz değiştikçe evren bu değişimi destekler ve genişletir. Bunun için, masamın üzerine yapıştırdığım hafife kaçan bir tanımlamam var: "Sıçrayın, ağ belirecektir."
Reklam
Sadece bir öğretmenin olmadığı için öfkeliydim. Neden her şeyi deneme yanılma yolu ile, duvarlara toslayarak öğrenmek zorunda kalmıştım? Biz sanatçılar öğretilebilir olmalıyız diye düşünüyordum. Kestirmeler ve tehlikeli bölgeler işaretlenmiş olmalıydı.
"Yaratıcılık nasıl öğretilebilir ki?" diye yeniden soruyorlar. "Öğretilemez" diyorum. "Ben insanlara, yaratıcı olmaları için kendilerini nasıl özgür kılabileceklerini öğretiyorum."
Eğer istersek yüce güçler bize yardım etmeye hazırdır. İstemek için hazır, yönlendirilmek için açık fikirli ve inançsızlık nöbetlerine rağmen inanmak için istekli olmalıyız. Yaratıcılık bir inanç edimidir ve biz bu inanca sadık kalmalı, başkalarına yardım etmek için onu paylaşmaya ve karşılığında yardım görmeye istekli olmalıyız.
Çalıştığım her yıl bana yaratıcılığın açık uçlu olduğunu öğretti. Üst sınır yoktu, bazı gelişmeler yavaştı. Gerekli olan malzeme inançtı.
"Galiba bir delikanlı peri, kendi cinsinden bir hanıma cin usulünce ilan-ı aşk ediyor" dedim. O benim kalbimden geçen bu gizli düşünceyi keşfetmiş gibi yine mani makamıyla şöyle cevap verdi: Yandı sana yüreğim Muhsine ah meleğim Tahammülüm kalmadı Aç yorganı gireyim
Reklam
İyi Saatte Olsunlar'ın Hoşuna Gitmeyen Şeyler
Mavili elbiseler giyme. Uçkurunu kıbleye karşı bağlama. Kapı eşiğine oturma. Kuşağını kördüğüm etme. Yatağını duvar kenarına yapma. Akşamları saç örgülerini çöz. Gözlerini birbiri üstüne yedi defadan fazla kırpma. Seni korkuttukları vakit ayak başparmaklarının tırnaklarını birbirine sürt, iki elinle kulaklarının memelerini tut, bir demir bulabilirsen üzerine bas, "Emret ya cin! Hazırım!" diye bağır. Kalbini ferah, itikadını tam tut. Bir şey olmaz.
Gürpınar'ın Hayranının Mektubuna Cevabından Bir Paragraf
Eserin yazılışında bu acayip ve korktucu mahlukatla o kadar meşgul oldum ki bazı akşamlar hane halkı derin uykudayken, gecenin sükuneti içinde bana yazı odamda gürültüler patırtılar oluyor gibi gelirdi. Kendi kendime, "İşte periler geldi! Roman müsveddeleri içinde haklarındaki tariflerimden memnun olmadıkları sayfaları alıp götürüyorlar" derdim. Sabahleyin kalkınca ilk işim büyük bir arzuyla müsveddelerimi saymak olurdu. Bütün kağıtlarımı numara sırasıyla tamam bulunca "Oh, hele dokunmamışlar!" diye geniş bir nefes alırdım.
Gürpınar'ın Hayranından Gelen Mektuba Cevabından Bir Paragraf
Hayranım siz hanımninelerimi memnun etmek için imkansızı mümkün kılmak cüretine kalkıştım. Fakat bu zor işe teşebbüs ettiğimde çektiğim müşkülatı tarif edemem. Çünkü ömrümde cin, peri görmedim. İnsana çeşit çeşit cilveler gösteren bu hayat, şimdiye kadar beni bir dev, gulyabani, bir çarşamba karısı görme veya onlarla sohbet etme saadetiyle şereflendirmedi.
Yeni bir hayata, aydınlık, sevgi ve fedakarlık dolu bir hayata atılmak üzere olduğumu biliyorum. Asıl senin için fedakarlık yapmak bana en büyük saadeti verecektir. Yalnız senin için yaşamak, hayatımdan senden başka her şeyi silip atmak istiyorum. Fikirlerimi, gayeleri seninle paylaşmak, doğru bulduğumuz şeylere beraber inanmak istiyorum.
Mektubundaki "Beni istediğim kadar sevmezsen ölürüm" cümlesini belki elli defa okudum. Ah Aliye, seni isteyebileceğinden çok seveceğim. Benim nasıl sevebileceğimi göreceksin...
Aliye, bana böyle şeyler yazma... Sonra ben sana deli gibi aşık olurum.
Reklam
Mektupların senin göğsünde ne kadar temiz ve insan bir kalbin çarptığını bana gösteriyor, bu kalp bundan böyle benimki ile beraber çarpacağı için dünyanın en bahtiyar insanıyım.