جُــــدْ بـِـلـُـطـْـفِـــكَ يَـا اِلــهـِـى مَــن لــه زادٌ قـَـلِــيــلٌ
مُـفـْـلِــسٌ بـِالـصـِّـدقِ يَـأتِي عِــنـْـدَ بَـابـِـكَ يا جَــلِـيـل
“Hayrı pek az olan kuluna kerem et Ellâh’ım!
Gerçekden bir müflis ki kapına geldi yâ Celîl...”
ذَنـْـبـُـه ذَنـْـبٌ عَــظِـيـمٌ فـاغـْـفِــرِ الــذَنـْـبَ الـعَــظِـيــمُ
إنــَّـهُ شـَـخــْـصٌ غـَــرِيـبٌ مُـــذْنِـــبٌ عَــبْـــدٌ ذَلـِــيــل
“Günâhı çok büyük. Sen suçunu mağfiret et onun
O ki garîb, günâhkâr ve zelîl bir kulun...”
| Ebubekir (r.a)
youtu.be/9jbrGh-EYac
Rasûlullah ﷺ şöyle duâ ederdi:
“Ellahım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, ölçüsüz bir şekilde işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle!
Ellahım,
Veli kullarını nasıl bir özellikte yarattın.
Onları tanıyan seni bulur ve seni bulamayan onları tanıyamaz.
Şeyhülislam Herevi (k.s)
(Mektubatı Rabbani, 1. C. 106. Mektup)