Ve Tennyson’un şiirini gördüm:
Muhteşem bir gözyaşı döküldü
Kapıdaki çarkıfelekten.
Geliyor güvercinim, sevgilim;
Geliyor hayatım, alın yazım;
“Yakında o, yakında’, diye ağlıyor kırmızı gül,
Ve beyaz gül hıçkırıyor, ‘Gecikti’;
Hezaren çiçeği dinlemekte, ‘Duyuyorum, duyuyorum’;
Ve ‘Beklerim’ diye fısıldıyor zambak.
Savaş öncesinde erkekler öğle yemeği davetlerinde bunu mu mırıldanıyorlardı? Ya kadınlar?
Kalbim şakıyan bir kuş gibi
Su verilmiş bir sürgünde yuva kuran;
Kalbim bir elma ağacı gibi
Dallarını güdük meyvelerin eğdiği;
Kalbim gökkuşağından bir kabuk gibi,
Durgun bir denizde kürek çeken,
Kalbim bunların hepsinden daha mutlu,
Çünkü aşkım geldi bana.
Epub
Ve Yolda Bir Mesaj
Bir gün geleceğim ve bir mesaj getireceğim,
Nur dökeceğim damarlara.
Ve “Ey sepetleri rüya dolu olan sizler!
Elma getirdim; güneşin kızıl elmasını.” diye haykıracağım.
Geleceğim; bir yasemin çiçeği vereceğim dilenciye.
Cüzamlı güzel kadına bir küpe daha armağan edeceğim.
“Ne seyredilesi bir bahçe!” diyeceğim görmeyen insana.
Seyyar satıcı
Bunca yıl sonra birini bekler olmak taze elma şekeri ya da portakal çiçeği kokuları gibi geliyor. Vitrindeki yerine yerleşmiş düz yüzümün bazı yerlerine tevekkülden altüst olmaya evrilme biçiminde birtakım anlamlı detaylar ekleniyor sanki. Diz ağrılarım hafifliyor. Az yaşayan, genç denebilecek yaşta göçüp giden, yazarlar, ozanlar aklıma daha sık takılıyor.
Arkadaşlarımın bazıları acaba böyle önyargısız bakan, Gregor Samsa'yı tanıyan, bir bakkala hiç hesapsız kuzum diye hitap eden insanların çoğalması, kahir azınlıktan ekseriyete ulaşması için mi hayatlarını feda etmişlerdi.
Tan ağarırken, doğrulup oturuyor, basit basit, içim yana yana onları düşünüyorum.
Bir belirsiz umut, derin yaraların ince kabuklarının üstüne sürülmüş zaman merhemini etkinleştirecek mi?
Sayfa 42 - BakkalKitabı okudu
Celil Hıfzı, bir köşe başında sekiz on yaşlarında bir dilenci çocuğuna tesadüf etti, cebinden bir çeyrek, çantasından bir elma çıkarıp verdi. Fakat buna da kâfi görmeyerek daha kıymetli, çocuğun daha muhtaç olduğunu zannettiği bir şeyler vermek istedi.
Etrafına bakındıktan sonra bir kabahat yapıyor gibi utana utana çocuğun yüzünü okşadı.
Sayfa 180Kitabı okudu
