Dünyadan anneme giden bir otobüse bindim dün gece yine bir anda aldığım bir kararla. Zaten hiçbir yere planlayıp gidemedim ki fani ömrümde. Bitmez sandığım upuzun bir yoldan geldim. "Tokat'a gitmek gerek" diyordu ya hani Evliya Çelebi.
Gittim.
Daha otobüsten indiğim an büyüleyici bir koku duydum. Hangi bitki, hangi ağaç bilmiyorum. Biraz ıhlamur, biraz zeytin çiçeği gibi. Çözemedim nedir ama büyülendim. Elma kokulu Amasya'yı, kavun kokan Kırkağaç'ı, narenciye çiçekleriyle bezeli Çukurova'nın kentlerini anımsıyorum da, kendi memleketimde bu kokuyu ilk duyuşum. İki şeyi unutmazmış insan beyni. Sesleri ve kokuları.
Zihnimde güzel bir yere kaydettim bu harikayı. Keşke şimdi üzerime, saçlarıma sinse de, annemi kucaklarken ona da götürebilsem bu ferahlığı.
Size bu sabah, birkaç saat sonra bir hastane odasında mutlulukla şifa bulacak bir annenin yatağındaki gamzeden gülümsüyorum.
Bu mutluluğu bölüşmek istedim herkesle.
"Yol güzel, varmak değil" diyen şaire hak versem de, bazen varmak ve mola almak lazım hayattan...
Vardığın yer cennet kokusuysa bir de...
Hepsi güzeldir.
Yürüdüğünüz tüm yollar iyiliğe, güzelliğe açılsın sevgili insan soyu.
Herkese gülaydın...
aynalıçeşme'de kıstırınca kendi kendimi
yalnızlığımdan ayıklayıp ölüme çeyrek kala
elma gibi soyarak yorgun çirkinliğimi
anladım gökyüzü olmak istediğimi
bütün gözlerimle ben çoğala çoğala
Sayfa 36 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
rivayet o dur ki !
uyku ve kuyu arasındaymış ömür masalı
ne üç elma düşmüş gökten
ne de can verilmiş balçığa
o ıssız korularda dilsiz bir söylencedir
Yusuf’tur biraz
biraz kuyu ve zindan
ve şakırdayan zincirlerin sesi
tırmalarken kulağını kölelerin
yağız atların yelelerinde akan çocukluğumdur
ve babam köylüdür çokça
çok esmer, çok
aynalıçeşme'de kıstırınca kendi kendimi
yalnızlığımdan ayıklayıp ölüme çeyrek kala
elma gibi soyarak yorgun çirkinliğimi
anladım gökyüzü olmak istediğimi
bütün gözlerimle ben çoğala çoğala
Mizaç tiplerini bir elma ağacı tohumu, sümbül çiçeği tohumu ya da Çınar ağacı tohumu gibi düşünürsek her bir insan da doğduğu zaman yeşermek ve büyümek üzere kendi Mizaç tipi ile dünyaya gelir. Bir elma ağacı Elbette ki sadece elma meyvesi verir ancak ağacın meyve verecek kadar büyüyüp büyümeyeceğini, vereceği meyve miktarı ve kalitesi yetiştiği toprakla ihtiyacı olan miktarda su, güneş vb ihtiyaçlarını dozunda alması ile ilgilidir .
Çınar da bir ağaçtır ancak ikisi de ağaçtır diyerek onlara aynı bakımı veremeyiz. Çünkü ihtiyaçları oldukça farklıdır .
Peki ya sümbül çiçeği oysa bunlardan tamamen farklıdır. Onun da ağaçlar gibi toprak ,su ,uygun bir iklim vb. ihtiyaçları vardır ancak ne bakımı ne de sonuçta elde edeceğim bir şey aynıdır.
Elma elma verir ,Sümbül çiçek açar, Çınar ise size gölgelik sağlar..