“İlâhî! Sevdir bize sevdirdiklerini, yerdir bize yerdirdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini.” Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır (rah.) Semerkand Takvimi
Elmalılı Hamdi YAZIR (ra)
İlahi, Hamdini sözüme sertac ettim Zikrini kalbime mirac ettim Kitabını kendime minhac ettim Ben yoktum sen varettin Varlığından haberdar ettin Aşkınla gönlümü bikarar ettin. İnayetine sığındım kapına geldim.
Reklam
“İlâhî! Sevdir bize sevdirdiklerini, yerdir bize yerdirdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini.” Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır
Aminn Ya Erhamerrahimin
İnayetine sığındım,kapına geldim.Hidayetine sığındım lutfuna geldim.Kulluk edemedim ,affına geldim.Şaşırtma beni doğruyu söylet.Neşeni duyur hakikati öğret.Sen duyurmassan ben duyamam.Sen söyletmessen ben söyliyemem.Sen sevdirmessen ben sevemem.Sevdir bize hep sevdiklerini,yerdir bize hep yerdiklerini..Sevdin Habibini Kainata sevdirdin.Sevdin de Hilat-i Risaleti giydirdin. Makam-ı İbrahimden, Makam-ı Mahmuda erdirdin.Serveri asfiya kıldın, Hatemü enbiya kıldın. Muhammed mustafa kıldın. Salat-ü selam,tahiyatü ikram Her türlü ihtiram O'na O'nun aline,ahbabına, ailesine, ashabına ve etbaına Ya Rabb.. Elmalılı Hamdi Yazır Hz'nın Duası
Ben halis Anadolulu Öz Oğuz, Yazır Türkü'yüm. On beş yaşında İstanbul'a geldim. Ne Arabistan'a gittim ne Türkistan'a. Ne İran'ı gördüm ne Frengistan'ı. Öğrendiğimi bu vatanda öğrendim. Yazır'ın Kayı, Kınık, Bayındır, Eymir, Avşar gibi büyük Oğuz kabilelerinden biri olduğunu da Divan-ı Lügati't-Türk’ten öğrendim. İran'da çıkan yünden, Avrupa'da bükülen ipten, Türk tezgâhında dokunan halıyı Türk malı tanıdım. Bir binanın mimarisi Türk olmak için bütün kerestesi yerli olması lâzım değildir diye işittim. Afrika madenlerinden çıkmış altının üzerinde bir Türk sikkesi gördüğüm zaman ona Afrika'nın değil, bizim altınımız dedim. Ruhî-i Bağdadî'nin: "Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler / Yevme lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler..." (Ey hoca sanma ki senden altın ve gümüş isterler. Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği günde tertemiz ve sapasağlam bir kalp isterler.) sözünü duyduğum vakit bunu Türkçe'den başka bir lisanın edebiyatına kaydedemediğim gibi Türkçe'nin en güzel sözlerinden tanımakta tereddüt etmedim.." (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili Mukaddimesi)
"Avf eyle bu nisbetle onun cürm ü günâhın Çok olsa da ey sâmî-i necvâ-yı Muhammed" (Ey ufak fısıltıları duyan! Günahım çok olsa da Muhammed (sav) aşkı hürmetine beni bağışla, affet.) Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Naat-ı Şerif
Reklam
Kur’ân-ı Kerîm’in tercüme edilemeyeceği yönündeki genel kabul, çeviri yandaşı olan âlimleri “tercüme” ifadesinden de uzak durmaya sevk etmiştir. Nitekim hâdisenin tarihsel sürecini incelediğimizde Cumhuriyete dek Kur’ân çevirilerine “tercüme” ifadesinin ıtlak edildiğini görüyoruz. Meal ifadesini ilk kez kullanan kişinin Elmalılı Hamdi Yazır olduğu
165 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.