"Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar bizde o gücün de mahvolduğu vakitlerdir ki onun yerine kaim olan acılı bir sükûnet en şiddetli acıların hâsıl ettiği gözyaşlarından bile daha yakıcıdır."
"Zavallı çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz birkaç asırdan beri insanlığın altında inlediği esaret zincirini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir."
"Herkes susuyordu, yürüyen dilsizler ordusuydu sanki ve insanlar düşerken tek kelime etmiyorlar, diğerleri de onların bedenine takılıp düşüyor, sonra yine tek kelime etmeden kalkıyor ve arkalarına bakmadan ilerlemeye devam ediyorlardı. Dilsizler aynı zamanda sağır ve kördü de sanki. Ben de birkaç kere takılıp düştüm ve bu sırada gözlerimi açmak zorunda kaldım. Gördüğüm şey, aklını yitiren dünyanın kurduğu yabani bir fanteziyi, ağır bir sayıklamayı andırıyordu."