Elvan

280 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Felaket ve Sığınak
Bir kitabın türüne distopik demek için hangi şartları sağlamalı? Gelecekte geçmeli ve gelecek olasılıklarından kötü olan yaşanmalı değil mi? Bu kitap için de distopik deniyor fakat ben geleceğin geldiğini düşünenlerdenim. Haberlerde gördüğüm her sel, kuraklık, çığ, deprem, sular altında kalan yerleşim yerleri, çadırlarda insanlar, çaresizlik vb.
Issız Ev
Issız EvJessie Greengrass · Timaş Yayınları · 202254 okunma
Reklam
232 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Akıcı bir Çağdaş Türk Edebiyatı romanı okumak isteyenlerin dikkatine:
Behice, Ayşe Püren'in annesidir ve kanserden vefat eder. Ayşe Püren ise tesadüfen evlerinin bahçesindeki gül ağacının altında annesinin Hıdırellez dileklerinin yazılı olduğu kağıdı bulur. O dakikadan sonra, annesinin hayattayken gerçekleştiremediği hayallerini gerçekleştirmek asli amacı olur. Bu amacını gerçekleştirirken bir yandan annesini hayattayken ne kadar az tanıdığını fark edip hüzünlenirken bir yandan da işiyle, özel hayatıyla ilgili sorun ve sorumlulukları devam etmektedir. Tüm bu süreçte arkadaşlık ve dayanışma duygusu, bir gruba ait olma hissi onun şaşmaz destekçileridir. Ataerkil düzen ve ailesindeki erkek bireyler ise şaşmaz köstekçileri (böyle bir kelime var mı emin değilim ama kulağa hoş geliyor) Sinem Sal, ne yazsa okurum dediğim çağdaş Türk kadın yazarlarımızdan biri; ancak daha önce okuduğum Bizim Zamanımız kitabını daha çok beğenmiştim. Bu da güzel ama onun yeri ayrı benim için. Özellikle sonu bakımından daha az tatmin edici geldi bu kitabı. Yine de elbette dilinin akıcılığı ve esprili halleri bana hep iyi geliyor. Yalnızca olaylar İstanbul ve özellikle Kadıköy'de geçtiği için yer ve mekan tasvirlerinde bir miktar eksik hissettim kendimi. Biraz daha hakim olmak isterdim. Eminim çoğunuz bu durumu yaşamazsınız, ben fazla taşralı kaldım kitap için :) Ama çok da önemli bir ayrıntı değil tabi, üç aşağı beş yukarı herkesin bir fikri olur. Merak edenlere şimdiden iyi okumalar :)
Elvan
Elvan
Behice'nin Yarım Kalan İşleri
Behice'nin Yarım Kalan İşleri
Sinem Sal
Sinem Sal
Behice'nin Yarım Kalan İşleri
Behice'nin Yarım Kalan İşleriSinem Sal · Karakarga Yayınevi · 2023838 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Kendim okumadan kimseye kitap önermediğim gibi hiçbir çocuğa da okumadan okutmam,nolur nolmaz :) Tertemiz bir çocuk edebiyatı, okuması gayet keyifliydi. Gelelim konusuna: Su, bebekken aile büyüklerinin baktığı ama okulla birlikte üzerinde fazlasıyla başarı beklentisi olan, notları sürekli takip edilen, kurstan kursa koşan, bir saatini bile boş geçiremeyen bir çocuktur. Öyle ki sofrada bile farklı bir sohbet etmek istese annesi ve babası tarafından "Hiçbir işe yaramayan bu şeyleri konuşarak zaman kaybetmeyelim, onu verimli kullanalım." sözleriyle karşılaşır. Tahmin edersiniz ki, bunaltıcı bir hayat. Normalde okula babasıyla birlikte giderken, babaannesinin rahatsızlığın sebebiyle bir süre taksiyle gitmek zorunda kalır. Taksi, daha önce bindiği hiçbir araca benzemez. Neredeyse her istediği vardır. Taksici Harun, sıcak çikolata ikram ederek sohbete başlar. Koşulsuz, beklentisiz ve anlayışlı hali öyle çok cezbeder ki Su'yu, ahbap olurlar. Taksici Harun, aslen Ağrılı olan, iş için Yalova'ya taşınan, ancak 99 depreminde ailesini kaybetmiş, yeni hir düzen kurmak için İstanbul'a gelmiş biridir. Birlikte yaptıkları bu yolculuklar ikisi için de yeni kapılar açar, onları iyileştirir. Nasıl mı? O kadarını da siz okuyun, pişman olmazsınız. Kitapta beni rahatsız eden tek şey, yabancı bir erkek olan taksicinin okul çağındaki kızla yakın olması oldu. Bunda bir şey yok elbette, ben küçükken de çok sevdiğim büyük erkek tanıdıklarım vardı. Ancak günümüzde kötü senaryolar, paranoyalar aldı başını gitti. Bundan nasibimi ben de almışım, belli.
Sıcak Çikolatalı Yolculuklar
Sıcak Çikolatalı YolculuklarSevim Ak · Can Çocuk Yayınları · 2010495 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
124 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kahramanımız Doppler, hayatı boyunca hep başarılı olmuş, hep mantıklı davranmış; güzel bir evi, işi ve ailesi olan bir adamdır. Bir gün bisiklet sürerken düşer ve düştüğü yerden bir süre kalkamaz, kalkmaz. O an yaşadıklarını sorgulamaya başlar ve ailesine sırtını dönerek bir çadırın içinde, ormanda yaşamaya başlar. Karnını doyurmak için avladığı geyiğin yavrusuyla arkadaş olur ve yine bu geyiğin etiyle takas yaparak bazı temel ihtiyaçlarını karşılar. Bazı ihtiyaçlarını da hırsızlık yaparak karşılarken ev sahibi Düsseldorf'a yakalanır ve başka bir zaman da kendi evine giren hırsız Roger ile arkadaş olur. Doppler, ormanın bir şahsa ait olmasına karşı çıkar, mecburiyet gibi olan arkadaş buluşmalarından nefret eder, haftasonunda çocuklu bir aile olarak yapılan rutin gezilerden vb. hiç hoşlanmaz. Ormanda kendiyle baş başa olduğu için çok mutludur, rahatça düşünebiliyordur. Doğada oğlu yüzünden maruz kaldığı çocuk şarkıları ve kızının müptelası olduğu Yüzüklerin Efendisi serisi olmamasından memnuniyet duyar. Çocuklarına da hep bu kadar akıllı olmamalarını, biraz serserilik yapmaları gerektiğini öğütler. Karısı ise onu bu yaşam tarzından vazgeçirmeye çalışır. Siz de Doppler gibi bu konulara kafa yoruyor, yaşadığınız şehir hayatını, düzenli hayatınızı sorguluyorsanız, "Fazla mı normalim Allahım" diye içinizde bir his beliriyorsa bu kısa romana şans verebilirsiniz. "Bunlar da gelişmiş ülke dertleri canım" dan öte, insan olarak daha ortak hisler bulunabileceğini düşünüyorum.
Doppler
Doppler
Erlend Loe
Erlend Loe
Doppler
DopplerErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 20199,5bin okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Bulgakov'dan okuduğum ilk kitap olan Genç Bir Doktorun Anıları, belli ki son kitabı olmayacak. Dilinin sadeliği, anlatımının komikliği, tıp terimlerini bile sıkmadan ve rahatsız etmeden dengeli bir şekilde kullanması beni cezbetti. Kahramanımız 23 yaşında, tıp fakültesinden yeni mezun olmuş ve taşraya mecburi hizmete atanmıştır. Aklında sürekli "ya fıtıklı biri gelirse ne yaparım, ya ters doğum gelirse ne yaparım" gibi evhamlar dolanmaktadır. Biraz sağduyu biraz kitaplar derken deneyim kazanmaya başlar. Zorlu yol ve hava şartlarıyla, çeşit çeşit insanla, hastalıkla ve hurafeyle uğraşır. Yalnız belki de kitabın en can alıcı bölümü, üniversiteden arkadaşı Doktor Polyakov'un ondan yardım isteyen mektubuyla başlayan kısım olabilir. Burada ne yazsam spoiler olur, o yüzden geçiyorum :) Kitabın son bölümünde ise Çarlık döneminde başlayan mecburi hizmet hikâyesinin, Bolşeviklerle gelen devamını, yine doktor olan arkadaşı Yaşvin'in yaşadıklarından okuyoruz. Kitap zaten kısa olduğu için bu bahsettiklerimin hiçbiri uzun uzun anlatılmıyor. Sonuç olarak akıcı bir klasik, ben çok sevdim :)
Genç Bir Doktorun Anıları
Genç Bir Doktorun AnılarıMihail Bulgakov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202325bin okunma
Reklam