495 syf.
·
Not rated
“Bugüne kadarki tüm toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir.”
Karl Marx’ın Londra’da sürgün yıllarında yazmaya başladığı Fransız Üçlemesi, “Fransa’da Sınıf Mücadeleleri 1848-1850”, “Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’i” ve “Fransa’da İç Savaş” olmak üzere üç kitaptan oluşuyor. İncelemem bu üç kitabı kapsıyor ve her birinde önemli gördüğüm noktalara değinmeden geçemedim, dolayısıyla uzun bir inceleme
Fransız Üçlemesi
Fransız ÜçlemesiKarl Marx · Yordam Kitap - Klasik Marksist Kuram Dizisi · 201647 okunma
127 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 34 hours
Kadın ve Feminzm Dünyada ve Türkiye 'de Feminizm(Feminizm' in Tarihçesi) Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Feministik düşünceyle tanışmam Üniversite yıllarıma dayanır. "Kadın ne değildir? "in tanımını bana öğreten yine kadınlar olmuştur. Fakat gördüğüm kadarıyla kadının ve kadın haklarının tüm dünyada geri plana atılmasının en büyük
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202137.7k okunma
Reklam
"Emeğin kapitalist anlayışla yeniden örgütlenmesi sadece sınıflar arası ilişkileri değil cinsler arası ilişkileri de değiştirdi."
Sayfa 60
bugüne kadar gördüğüm en güzel eleştiri:)))
Günümüzde en tartışmalı sorun kuşku yok ki emeğin örgütlenmesi sorunudur. Vaftizci Yahya'nın çölde, Tövbe edin! diye vaaz etmesi gibi, sosyalistler de dünya kadar eski şu yeniliği her yerde söyleyip duruyorlar: Emeği örgütleyin!; fakat bu örgütlenme­nin ne olması gerektiği hakkındaki fikirlerini asla söylemi­yorlar.
Kapitalizm
Kapitalizm barışçıl bir ortamda kazancı arttırmak için özgür emeğin rasyonel bir işletme olarak örgütlenmesi demektir.
Sayfa 63 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Emek ve Sermaye
" Devlet, sermayenin sorumluluklarını üstlendiği anda o sıkıntılarda ortadan kalktı." diye yanıtladı Dr. Leete. " Emeğin tek yönetim altında ulusal örgütlenmesi, istediğin zamanınızda ve sizin düzeninizde haklı olarak çözümsüz görünen emek sorunun kökten çözümüydü. Bütün ülke tek işverene dönüştüğünde, tüm yurttaşlar da yurttaşlıkları dolayısıyla ekonomideki gereksinimlere göre dağıtımı yapılan işçilere dönüştüler." "Demek ki" diyerek düşüncemi belirttim, " emek sorununa, bizim zamanımızda bilinen biçimiyle zorunlu askerlik hizmeti ilkesini uyguladınız."
Sayfa 49 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanı anormallikten, dolayısıyla suçtan ve günahlardan ne karınca yuvası, ne “dördüncü sınıfın” zaferi, ne yoksulluğun ortadan kaldırılması, ne de emeğin örgütlenmesi kurtarabilir.
520 syf.
·
Not rated
kitap 2 kısımdan ve toplam 15 bölümden oluşuyor. yazar ilk kısımda daha kavramsal konulardan bahsediyor. tanı ve tanının önemine, kişilik örgütlenmesine, birincil ve ikincil savunma süreçlerine değiniyor. ikinci kısıma geçmeden önce nevrotik-psikotik-borderline ayrımını yapabilmek, savunma mekanizmalarının ne için kullanıldığını bilmek önem taşıyor. ikinci bölümde karakter örgütlenmesi tiplerini (antisosyal, narsisistik, şizoid, paranoid, depresif-manik, mazoşistik, okb, histerik, dissosiyatif) ele alıyor ve önerilen tanısal görüşme formatı ile kitabı sonlandırıyor. ilk bölümde öğrenilen savunma mekanizmalarının ikinci bölümde hangi kişilik tiplerince hangi amaçla kullandığını öğreniyor ve arada bağlantı kuruyoruz. bu yüzden ilk kısmı güzelce sindirip ikinci bölüme geçmek yararlı olabilir. kitabın müthiş bir emeğin ürünü olduğu söylenebilir. özellikle mcwilliams'ın ve arkadaşlarının vaka örnekleri, anlatılmak istenenin daha iyi anlaşılması için oldukça faydalı. not: birincil savunma süreçleri: geri çekilme, inkar, tümgüçlü kontrol, idealizasyon ve değersizleştirme, yansıtma- içe atma- yansıtmalı özdeşim, ego bölünmesi, dissosiyasyon ikincil savunma süreçleri: bastırma, gerileme, yalıtma, düşünselleştirme, akılcılaştırma, ahlaksallaştırma, bölmeleme, yapıp-bozma, kendine karşı döndürme, yer değiştirme, karşıt tepki oluşturma, tersine çevirme.
Psikanalitik Tanı
Psikanalitik TanıNancy McWilliams · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 200980 okunma
"Emek" nedir?
Örneğin, ücretler yoluyla oluşturulan nedir? İşçinin yaşamı. Dahası, böylece işçinin sermayenin kölesi ol­ması, bir "meta", daha yüksek ya da daha düşük değeri, yükselişi ya da düşüşü rekabete, arz ve talebe bağlı olan bir değişim-değeri olması oluşturulur; böylece, işçinin etkinliği onun insani yaşamının özgür bir görünümü olmayıp,
Sayfa 96 - Nota BeneKitabı okudu
Devlet nedir? Geçmişte ve günümüzde ne için varoldu?
Zorun örgütlenmesi olan devlet, toplum gelişiminin belirli bir aşamasında, toplumun uzlaşmaz sınıflara bölündüğü, ve görünüşte toplumun üzerinde duran ve belirli ölçüde toplumdan ayrı olan bir otorite olmaksızın toplumun varolmayacağı zaman ortaya çıkmıştır. Sınıf çelişkilerinden çıkan devlet, "en güçlü sınıfın, iktisadi bakımdan zengin olan, ve bunun sayesinde, siyasal bakımdan da egemen sınıf durumuna gelen ve böylece ezilen sınıfı boyunduruk altında tutmak ve sömürmek için yeni araçlar kazanan sınıfın devleti" olur. "İşte bundan ötürüdür ki, antik devlet, her şeyden önce, köleleri boyunduruk altında tutmak için, köle sahiplerinin devletiydi: tıpkı feodal devletin, serf ve angaryacı köylüleri boyunduruk altında tutmak için soyluların organı, ve modern temsili devletin de, ücretli emeğin sermaye tarafından sömürülmesi aleti olması gibi".
Reklam
Toplumların ilerleme ölçüsü, endüstrinin gelişmesi ve aletlerin tekâmül derecesidir. Bu da emeğin örgütlenmesine bağlı. "İktisadın kanunları tarihin kanunlarıdır". Emek toplumların ekonomisini şekillendirir, proletaryayı kurtarır, milletleri zenginleştirir veya fakirleştirir. Devrimlerde rol oynar emek, siyasî rejimleri tayin eder. Smith'den beri yalnız üretim, mübadele ve kredi ile uğraşan iktisat, hakikatte atölyenin ve hükümetin örgütlenmesi, genel eğitim, ailenin kuruluşu, toplumların idaresi gibi konuları da kucaklar. Emek cemiyetin plastik gücüdür, sosyal gelişmenin çeşitli aşamalarını tayin eden ana düşüncedir, toplum yaşayışının iç ve dış organizmasıdır.
Sayfa 383 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
"Sınıf" nedir?
Sınıflar, tarihsel olarak belirlenmiş bir toplumsal üretim sisteminde işgal ettikleri yerle, üretim araçlarıyla olan ilişkileriyle, emeğin toplumsal örgütlenmesi içindeki rolleriyle ve dolayısıyla, kullandıkları toplumsal zenginlik payının boyutları ve bunu elde etme biçimleriyle birbirinden ayrılan geniş insan gruplarıdır. Sınıflar, belirli bir toplumsal ekonomi sistemi içinde işgal ettikleri farklı yerler yüzünden bir ötekinin emeğini maledinebilen insan gruplarıdır.
Sayfa 162Kitabı okudu
Bununla birlikte, emeğin örgütlenmesi ifadesi, atölyenin örgütlenmesi, ordunun örgütlenmesi, polisin örgütlenmesi, hayır işlerinin örgütlenmesi, savaşın örgütlenmesi gibi açık ve rasyonel bir anlam taşır. Bu açıdan ekonomistlerin pole­miği acınacak bir aptallığın damgasını taşır. Emeğin örgüt­lenmesinin bir ütopya ve kuruntu olmadığı da bir o kadar kesindir; çünkü, uygarlığın en üstün koşulu olan emek var olduğu andan itibaren zaten bir örgütlenmeye tabi kılınmış­ tır, bu örgütlenme ekonomistleri tatmin ederken sosyalist­lerce iğrenç bulunmuştur.
Emeğin örgütlenmesi sadece başkalarının bizim için yapabildi­ği işlerle ilgilidir, örneğin hayvan kesimi, tarlaların işlenmesi gibi... Diğer işler egoiste kalmaya devam eder, örneğin hiç kimse senin yerine müzik besteleyemez, senin yerine ressamlık yapamaz ve bunun gibi işleri başarama z . Hiç kimse Rafael'in çalışmalarının yerini tutacak bir çalışma yapamaz . Bu çalışmalar bir Biriciğe ait­tir ve sadece bu Biricik bunları başarabilir. Oysa diğer çalışmalara "insanca" işler demek yerinde olur, çünkü birinin onlardaki kendi payı çok azdır ve hemen hemen "her insan" o işleri yapacak duruma getirelebilir.
Mahnovist hareketin tarihine girmeden önce, belirtilmesi gereken bir nokta var; Rus Devrimi’ne “Ekim Devrimi” denildiğinde, farklı iki olgu birbirine karıştırılıyor: Kitlelerin, devrimi gerçekleştirirken kullandıkları sloganlar ile devrimin sonuçları.1917 Ekim kitle hareketinin sloganı “Fabrika İşçinin, Toprak Köy­lünün” idi. Kitlelerin tüm toplumsal ve devrimci programı, şu kısa ama oldukça anlamlı şiarla dile getirilmişti: Kapitalizmin, ücretli eme­ğin, devlete olan köleliğin yıkılışı ve üretenlerin özyönetimine dayalı yeni bir yaşamın örgütlenmesi. Ancak, Ekim programı gerçekte hiçbir şekilde hayata geçirilmedi. Kapitalizm yıkılmadı, tersine reforme edildi. Ücretli emek ve sömürü devam etti. Yeni devlet aygıtının işçi­lere uyguladığı baskı, büyük toprak sahipleri ve kapitalistlerin hakim olduğu devlet aygıtının baskılarından daha az değildir. Bu nedenle Rus Devrimi ancak çok öznel ve dar bir bakış açısıyla “Ekim Devri­mi” diye adlandırılabilir: Komünist Parti’nin amaçlarını ve görevleri­ni gerçekleştirmesi olarak. Ekim Devrimi, tıpkı Şubat-Mart 1917 Devrimlerinde olduğu gibi, Rus Devrimi’nin genel ilerleyişinde sadece bir aşamaydı. Ekim hare­ketinin devrimci güçleri, Komünist Parti tarafından kendi plan ve amaçları için kullanıldı.
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.