Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

emelin_kutuphanesi

emelin_kutuphanesi
@emelin_kutuphanesi
İzmir
46 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
Ustamın sevgi hakkında söylediklerini düşünüyorum. "Sevgi," demişti, ateşin başında dün akşam, "öyle anlaşılıp anlatıla- bilecek şey değildir. Fakat bakmayı bilirsen gözüne görünür. Dokunmayı bilirsen etine değer."
Reklam
Şöyle derin bir iç çekiş yükseldi ustamdan; "Madem öyle istiyorsun dene şansını. Her gün git. Bikmadan git. Ama ne için beklediğini bilerek bekle... İşin içine kalp girdiği zaman, kalbin kanla beslendiğini bilerek. İstersen yaşamın ona bağlıymış gibi dur nöbette. Fakat hatırla: Yaptığın iş, senin kalbini bağlayan, seninle ilgili bir iş. Karşılık isteme. Ümit etme. 'Git' denirse git... Kırıp dökme."
Sonra dönüp gülümseyerek Nurgun'a baktı ve bağırarak, "Hoş geldin evladım, hoş geldin!" dedi. "Anne bağırma ya!" "Türkçe biliyor mu?" dedi annem şaşırarak. Annem bağırarak konuşunca yabancı dil olayı- nın çözüldüğünü zannediyor. "Bilmiyor ama bağırınca da bilmiyor."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Baktılar ki Türkleri öldürerek bu davayı biti- remiyorlar. Onlar da dilimizi bozarak aramızdaki iletişimi öldürdüler. Çünkü dil bozulunca her şeyin bozulacağını çok iyi biliyorlardı. Aramızdaki kültürel bağları koparıp atmak, bizi birbirimize bağlayan geçmişi silip süpürmek için dili bozmaktan daha güzel bir yol yoktu."
O sırada kapı yavaşça açıldı. Her teneffüs kori- dorda dolaşıp öğrencileri gözlemleyen rehberlik öğretmeninin çizmelerini görünce, hemen başımı iki elimin arasın alıp dalgın bir şekilde boşluğa bakmaya başladım. Parlak siyah çizmeler, etrafta koşuşturan öğren- cilerin arasından bana doğru yaklaşırken, hedefe çok yaklaştığımı hissedebiliyordum.
Reklam
Başımı kaldırdım, gözlerimi kıstım ve anneme doğru bakarak, "Biz misafirperver bir milletiz anne! Türk'üz biz! Türk oğlu Türk'üz!" diye bağırdım. Son kurşunumu atmıştım. Bizimkilerin milli- yetçilik damarı kabarırsa bu iş tamam. Özellikle dedem bu cümleyi göğsünde yumuşatıp anneme bir orta çıkarırsa kesin gol olur. Başımı öne eğip ilk kimin damarı kabaracak diye beklemeye başladım. Ama kabaran bir şey olmadı.
Ne yaparsın biliyor musun? Bir kere utancını kabul edersin. Onu böyle yüreğine sıkıca sokarsın. Utanç duygusunu inkâr etmenin, ondan kaçmanın bir faydası yoktur. O duygu gelmişse kucaklayacaksın... Vardır her şeyin bir sebebi... Haa bir de şu var ki... Aşkta gurur olmaz. Aşkta utanç olur, rezil olmak olur, çılgınlık olur, saçmalamak olur... Aşk deliliktir. Normal yaşantının dışına çıkmaktır. Her gün yaptığın şeylerden farklı şeyler yapmaktır.
En ufak bir şüphe bile duymaması gerekiyor. Çünkü en kötü düşünceler en küçük şüphelerle başlar. Onlar beyne tohum gibi bir düştü mü daha da geri dönüşü olmaz! Büyür de büyür... Dallanır budaklanır... Doğru olmayan bambaşka dallar oluşturur... Bedeninin içinde yalandan ibaret bir ağaç, seni dallarıyla delip geçmeye çalışır.
Ona baktığımda yüzü gülmüyordu. Bana hak veriyor gibiydi. Bir şeyler düşünüyordu. Keşke aklını okuyabilseydim. Nedenini bilmediğim o kadar çok şey vardı ki, cevapların hepsi Benjamin'in aklının içindeydi.
Bazı şeyler anlamsız geliyor, biliyorum. Ama en anlamsız gelen cümleler aslında göründüğünden çok daha fazla şey anlatır. Sadece onun görünmeyen kısmını görmek gerekiyor. Nefret aşkı, savaş ise barışı anlatabilir. Rüyalarsa bedenlere hapsolmuş ruhların iletişim aracı olabilir
Reklam
İstanbul'un yoğun kalabalığı, trafiği ve karmaşasından çok çok uzak, bambaşka bir dünyadaydım. Sessiz ama yorucu bir yerdi burası. Tek başına ayakta durma mücadelesi çok yorucuydu. Herkes üzerime üzerime geliyordu. Benjamin, Anton Grosek denen hoca müsveddesi ve bunların dışında en zor şey özlem, hasret ve başka bir ülkede yaşamanın verdiği yabancılık hissi. İnsan yurt dışında yaşamadan asla ülkesinin değerini anlayamıyordu.
İyice saçmalamış ve rezalet bir başlangıç yapmıştım. Neyse ki hoca daha fazla üzerime gitmekten vazgeçip konuyu değiştirdi ve bizi okulun içine doğru yönlendirdi. Aptal gibi davranmıştım. Gerçekten ilk karşılaşma için harika bir izlenimdi bu yarattığım!
Anılar unutmak için yaşanmıyordu; yaşamaya devam etmek için unutuluyordu. Ama anılar leke tutar, unutsan bile mutlaka izi kalırdı...
İnsanın canını en çok ne acıtır sorusunun bir tek cevabı vardı; insan neyi çok severse canını da en çok o acıtırdı.
Yola girene gitme demek kolaydı; asıl zor ve ağır olan, her şeye rağmen gitme dediğinin gideceğini bilmekti.
136 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.