Peki berrak, alabildiğine eklemlenmiş, vakur ve kendinden emin ümitsizliğin panzehiri nerededir? Bütün varlıklar mutsuzdur; ama ne kadarı bunu bilir?
Eczanelerde varoluşa karşı hiçbir özel ilaç yoktur.
Reklam
Kazıyarak altı çizilmiş bir cümledir .
Bir ruh, sadece üzerine aldığı tahammül edilmez şeyler’in miktarıyla büyür ve telef olur.
Lânetlenme karşısında uysal olan bizler, acı çektiğimiz ölçüde var oluruz.
Acılarımızı inceltip, bir bahçeyle ilgilenir gibi ilgileniriz onlarla; fakat kendimizi askıya almadan hangi yolla serbestleşebiliriz onlara karşı?
Şair, selamete ermeye özendiğinde kendine ihanet etmiş olur: Selâmet, şarkının ölümüdür, sanatın ve ruhun yadsınmasıdır…
Reklam
Selâmet her şeyi bitirir; bizi de bitirir. Bir kez selâmete erdikten sonra, kendine hâlâ canlı demeye kim cesaret edebilir? Ancak acıdan kurtulmayı reddetmekle ve adeta dinî bir dinsizlik eğilimiyle gerçekten yaşanır.
Bir selâmet öğretisi, ancak var olma- acı çekme denkleminden yola çıkarsak anlamlıdır.
Ve geçmiş üzüntülerimizin tamamını mevcudunda bulunduran, mucizevî bir şekilde güncel bir hafızamız olsaydı, böyle bir yükün altında çökerdik. Hayat, ancak muhayyilemizin ve hafızamızın zayıflıklarıyla mümkündür.
Günlerin azabı içinde ilerlememiz, bunların seyrini acılarımız dışında hiçbir şeyin durduramamasıdır; ötekilerin acıları bize, izah edilebilir ya da aşılması mümkün görünür.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.